Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Yaşlılarda Ruhsal Sorunlar

Yaşlılarda Ruhsal Sorunlar 

Dünya Sağlık Örgütü, yaşlılığı biyolojik yaş ölçütüne göre dört gruba ayırmıştır:

1)Genç Yaşlılık: 65-74 yaş arasıdır.Emeklilik sonrası süreç.

2)Orta Yaşlılık: 75-84 yaş arasıdır.İşlevsel kayıpların görülmeye başlandığı süreçtir.Bireyler sıklıkla tek başına yaşamını sürdürebilmektedir.

3)İleri Yaşlılık: 85 yaş ve sonrasıdır.Yaşlı bireyler bu dönemde yaşamlarını sürdürebilmek için desteğe (aile ya da bakım veren destek kurumlar) ihtiyaç duyarlar.

4)Çok yaşlı (ihtiyar): 90 yaş ve üstü bireyler.Yaşamı devam ettirebilmek için tam bir bakıma ihtiyaç duyarlar.


Yaşlılarda en sık karşılaşılan ruhsal bozukluklar; depresyon, anksiyete bozukluğu, alkol kullanım bozukluğu, bipolar bozukluk ve demanstır.  


Yaşlılar, bağımlılık türlerine göre değişiklik göstermektedir.Madde kullanım bozukluğu tanısı alan yaşlı yetişkinlerde eşlik eden başka tıbbi ve psikiyatrik bozukluk oranlarının yüksek olduğu % 21- % 66 arasında saptanmıştır.


Yaşlı yetişkinlerde bağımlılık tanısı koyulması genç yetişkinlere kıyasla daha zordur.Madde kullanım bozukluklarına dair belirtiler, yaşlı yetişkinlerde hafif ya da kafa karıştırıcı şekilde ortaya çıkabilmektedir.Bu durum içinde hastalık öyküsü sadece danışandan değil, aile, bakım veren, arkadaşlar ya da profesyonel destek aldığı diğer uzmanlardan da durum alınarak süreç ilerletilmelidir.


Ayrıca toplumda “yaşlı yetişkinlerin bağımlılığa yakalanmayacağı”na dair yanlış varsayımların yaygın olması da tedavi sürecini zorlaştırmaktadır.Birçok klinik vb sağlık kuruluşlardaki tarama sadece gençlere yönelik tasarlanıp onaylandığından çoğu zaman yaşlılara uyarlama ve sorunu tanımlama sınırlı kalmaktadır.


Tedavi Sürecinde Karşılaşılabilecek Olumsuzluklar


Yaşlı danışanlar için en büyük risklerden biri çevre ve aile tarafından bireyin alkol-madde kullanım bozukluğunun göz ardı edilmesi, sorunun reddedilmesi, önemsenmemesidir.Düşünülenin aksine yaşlı bireylerde bağımlılık; kişinin olağan bilişsel, fiziksel, sosyal yetersizliklerinin daha şiddetli düzeyde yaşanmasına, ölüm riskinin artmasına sebep olmaktadır.Bu tür umursamamazlıklar yerine danışanlar ve ailelerin bilgilendirilmeli ve farkındalıklarının arttırılması amaçlanmalıdır.

Yaşlı danışanların büyük çoğunluğu en az bir ilaç kullanmaktadır, alkol-madde kullanım bozukluğu olan danışanlarda ilaçla birlikte kullanım ve etkileşim riski vardır.Özellikle bağımlılık yapan ilaçlar açısından ilaç kötüye kullanımınında yaşlı danışanlar için bir risk faktörü olduğu göz ardı edilmemeli.

Yapılan çalışmalar 65 yaşından sonra psikiyatrik bozukluklar ve intihar riskinin arttığını, 75 yaşından sonra ise en yüksek seviyelere ulaştığını göstermektedir.Özellikle yaşlı danışanlar için intiharı tetikleyen nedenler; erkek olmak, umutsuzluk, bağımlılık, fiziksel hastalıklar, geçmiş intihar deneyimleri, eş ve yakınlarını kaybetme, yalnız yaşamak, zayıf dini bağlar, zayıf aile bağları, azınlıkta olmak, yaşlanmayla birlikte gelişen ekonomik ve sosyal statü kaybı, sosyal izolasyon faktörlerindendir.Tedavi edilmemiş depresyonun eşlik ettiği madde kullanım bozukluğu da, intihar açısından risklerdendir.Bu kişilerin acilen intihar konusunda ruh sağlığı uzmanlarından destek alınmalı.Yetişkinlerin ruhsal tedavisinde; danışman/doktor kontrolünde ilaç kullanımı ve psikoterapinin birlikteliği, yalnızca birinin kullanımından çok daha kapsamlı etkisiyle işlevsel hale getirecektir.

Yaşlılıkta biyolojik saatin gerilemesiyle, kişinin yaşam kalitesini etkileyen; uyku-uyanıklık düzeninin bozulmasında uyku problemleri de tedaviyi olumsuz etkileyebilir.

Bilişsel işlevlerde azalma, yaşlı danışanların hem yaşam kalitesi ve doyumunu hem de terapi sürecini olumsuz etkilemektedir.Yürütücü adımlar, görsel<-->uzamsal beceri, algılama, dikkat, bellek, problem çözme yeteneğinde bozulma ve düşünme hızında yavaşlama ile karşılaşılabilir.Bu bozukluklar her birey için farklı düzeyde olabilir.Genetik faktörlerin bozukluk üzerinde etkisi olmakla beraber; yüksek entellektüel düzey, akademik başarı, sağlıklı beslenme, spor gibi koruyucu faktörler tedavi sürecini olumlu yönde etkilemektedir.

Bilişsel kapasiteyi azaltan sebeplerden biri olarak; kaygı bozuklukları, yaşlı danışanlarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.Progresif kas gevşeme ve nefes egzersizleri, bilişsel yeniden yapılandırma çalışmaları teknikleri kullanılabilir.Bilişsel kapasitede meydana gelen azalmalarda somut küçük hedefler, seansta çalışılanların bellekte işlemlenmesini kolaylaştıracak bir yöntem olarak; hatırlatıcı kartlar da önerilmektedir.

İlerleyen yaşlarda Alzheimer hastalığı sıklığı artmaktadır.65 yaş üstü bireylerde %3-11, 85 yaş üstünde %20-47 oranlarında görülmektedir.Alzheimer korunmak için; sigara kullanımı azaltılmalı, fiziksel aktivite arttırılmalıdır.Alzheimer hastalığının getirdiği davranış problemlerinde, hem hasta hem de bakım veren kişiler için zorlayıcı olmaktadır.Agresif davranışlar, ajitasyon, kaygı, kafa karışıklığı, şüphecilik, istifleme, yinelenen davranışlar, amaçsızca dolaşma, kaybolma, uyku sorunu alzheimer hastalığının yansımalarıdır.

Yaşlanmanın sonuçlarından biri de yeti yitimidir.Yaşlılık ile kalp, damar ve endokrin bezlerinde değişimler: nöron sayısında kısmi azalma, kas-iskelet, dolaşım, sindirim sisteminde yetersizlikler, duyu organları işlevlerinde kayıplar ve genel olarak vücut direncinde azalma görülür.İşlevsel azalmalarla birlikte kişinin hareket yetisini ifade eden mobilitede kısıtlılıklar meydana gelebilir.Yapılan araştırmalarda, bu süreçte kişilerin tıbbi ve sosyal desteğinin arttırılmasının; yeti yitimiyle karşılaşma olasılığını azaltabileceğini göstermektedir.Türkiye genelinde hastane yatış oranları tüm popülasyon için %17.3 iken yaşlı bireylerde ise oran %31’e çıktığı gözlemlenmektedir.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte hayatta kalan kişiler için kayıplar artmaktadır.Yaşanan kayıplar ruh sağlığı dengesi, bağımlılık ve motivasyonu açısından bozukluk oluşturabilir.

Emeklilik, yaşı ilerlemiş danışanları; ekonomik, psikolojik ve sosyal olarak etkileyebilmekte.Kişinin kendisine dair üretkenlik, saygınlık ve otorite algılarında meydana gelen değişimler tedavilerini etkiler.Emekliliğin yol açtığı sosyal izolasyon ve boşluk, bağımlılık oluşturmakta.Boşluğun yapılandırılması ve sağlıklı iletişimle; bu düşüncelerle başa çıkmayı öğrenme sağlanmalıdır.



Kaynakça:

•Cohen, G. D., (1984). Psychotherapy of the elderly. Clinica Issues in Geriatric Psychiatry,  25(6) : 455-463.

•Cuijpers, P., Berking, M.,  Andersson, L., Quigley,G., Kleiboer, A.,  & Dobson, K., (2013). A Meta-Analysis of Cognitive-Behavioural Therapy for Adult Depression, Alone and in Comparison With Other Treatments. CanJ Psychiatry, 2013;58(7):376–385.

•Christoph, F., Del Re, A. C., Wampold, B. E., & Horvath, A., (2018). The Alliance in Adult Psychotherapy: A Meta-analytic Synthesis. Psychotherapy. Theory, Research, Practice, Training, 55(4):316-340.

•Yesevage, J, & Karasu, T., (1982). Psychotherapy with Elderly Patients. American Journal of Psychotheraphy, 36 (1), 41-55.

PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: