Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Paranoid (paranoya) kişilik bozukluğu

Paranoid (paranoya) kişilik bozukluğu

Paranoya terimi ilk olarak 1863’te Kahlbaum tarafından kullanılmıştır.Kahlbaum paranoyayı; değişmeden yıllarca süren, diğer bozukluklardan bağımsız (sonraki gelecek dönemlerde değişik tanılarla bağımlı olduğu) veya birincil bir hezeyan bozukluk olarak tanımlamakta.Paranoya, yandan bilme (para=yandan, noia=bilme, düşünme) anlamına gelmektedir.Günümüzdeki geçerli tanımı ise Sanrılı Bozukluk’ tur.Sanrılı bozukluk;  birbiriyle ilişkili, bir sıralama halinde olan, acayip (doğaüstü yaratıklar vs.) özelliği taşımayacak sanrıların (dayanaksız algılama) görüldüğü bir hastalıktır.Paranoid hastalarla psikoterapötik çalışma yapılması ile ilgili bilginin çerçevesi, Millon (1999) tarafından belirlenmiştir.Dört kriter üzerine dikkat çekmiştir bunlar davranışsal, fenomenolojik, intrapsişik, biyofiziksel.


Freud, 1890’larda paranoyayı bir savunma nöro-psikozu olarak formüle etmiştir.Freud, paranoyayı kişinin kendine yönelen savunmaların giderek zayıflayarak sonradan başkalarına yansıtılması ve hezeyansal bir biçimde bilinçliliğe geri dönmesi olarak tanımlamıştır.Projeksiyon düzeneği ve bunun hezeyan ifadelerini, kişinin içsel gerçekliliğinin sapması ve bunu uygunlaştırmak üzere bu sefer dış gerçekliliğin değiştirilmesi çabalan olarak yorumlamıştır.Böylece paranoyaya, obsesyonlar ve histeri ile eşit bir değer vermiştir.


Freud, hezeyanlann hastalığın belirtileri olmaktan çok iyileşme sürecinin bir parçası olduklarına inanıyordu.1896’da projeksiyon (=yansıtma)’u paranoyanın temel savunma düzeneği olarak tanımlamıştır.Yadsıma, rahatsız edici gerçekliğin farkında olmaktan kaçınmak için kullanılır.Kızgınlık ve düşmanlık duygulanyla başedemeyen ve öfkesinin sorumlulukları ile yüz yüze gelemeyen hasta, öfke ve kızgınlığını başkalarına yansıtır.Yansıtma, hastanın kendine karşı kabul edilemez dürtülerini tanımasını önler.


Başlıca özelliği başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme örüntüsüdür.Görülme sıklığı toplumun %0,5- 2,5 dur.Yataklı psikiyatri kurumlarında % 10-30 arasında ve ayaktan psikiyatrik tedavi kurumlarında % 2-10 arasında olduğu bildirilmiştir.Yüz bin kişide 24-30 arasında görülmektedir.Daha çok genç erişkinlik döneminde 35-55 yaş arasında olmaktadır.Rahatsızlık daha çok erkklerde görülmekte olup, bu kesimin %60-75 hasta evli durumdadır.Geri kalanlar dul, boşanmış ya da ayrı yaşamaktadır.Savaş gazilerinin ya da askerlerin yaşadıkları travmalar sonucunda paranoya geliştirme olasılıkları diğer kişilere göre daha yüksektir.Genellikle düşük sosyoekonomik düzey ve düşük eğitimlidirler.Göçmen konumundaki kişilerde, tek başına bulunulan hücre ortamlarında kalan kişilerde bu rahatsızlığa eğilim yüksek bulunmuştur.Yeterli bir temele dayanmadan başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından veya kendine zarar verdiğinden kuşkulanır.


Epileptoit Tip: çabuk sinirlenen, saldırgan, söz dinlemeyen ve aksi olmaları ile dikkati çeker.Bunlar okul döneminde grup içinde lider gibi ortaya çıkarlar, bağımsızdırlar, herşeyi başaran bir insan gibi görünürler.Grup içinde lider gibi ortaya çıkarlar, bağımsızdırlar, herşeyi başaran bir insan gibi görünürler.Sık sık gözlenen ve 2-3 gün kadar süren disfori (hoş olmayan duygudurum)halinin tesbit edilmesi, asık surat ve güçlü affektif (duygusal) belirtilerin olması psikiyatristler için diagnostik öneme haizdir.


Affektif Tip: Bu tiplerin başlıca özellikleri ruh halinin birbirine zıd kutuplar arasında sık sık değişmesidir


Histerik Tip: Kendi aktivitesi ile herkesin dikkatini kendi üzerine çekmeye çalışan, olayların seyrinde etkili rol oynamaya can atan, bu amaçla çeşitli eylemler (bazen artistik hareketler) ortaya koyan şahıslar olup çok çabuk tanınırlar.Böyleleri hakkında Alman psikiyatristi Jaspers şunları söylemiştir.“Histeriğin temel özelliği olduğundan fazla görünmeye, daha çok duygulanım göstermeye can atmalarıdır.”


Histerik tipler duygulanımca hiç de derinliği olmayan, başkalarının dertlerine ilgisiz kalmayı beceren şahıslardır.Onlar için en önemli şey kendi duygularını ve sıkıntılarını göstermek, herkesin ilgi odağında bulunmaktır.Onlar, genellikle, mutluluktan hoşlanır, kendisine ilgi duyanların arasında olmaya çalışır ve herhangi bir özellikleri ile farklılıklarını ortaya koyup övülmekten haz duyarlar.Onlara ilgi gösterilmediğinde kısa süre içinde ruh halleri değişir, sinirlenir, çekinme, tartışma, bazen ise kavga odağına dönüşürler.Bu durumlarda kendilerini rahat ve mutlu hissederler.Gerilim oluşursa, histerik derhal kötü bir duruma düşer, çeşitli emosyonel (duygusal) haller, o çerçevede, ataklar şeklinde konvülziyonlar (istemsiz anormal motor hareketleri, havale kriz kendini kaybetme değişik haller) oluştururlar, kendilerine zarar verirler.


Belirtileri

⚫️Hastalık sayılabilmesi tüm bozukluklarda olduğu gibi sanrısal bozukluk tanısı konması için semptomların 1 ay veya daha uzun sürmesi gerekir.

⚫️Şizofreniden farklı olarak şiddet eğilimlerinin, cinayet ve yaralamaların en fazla ortaya çıkabildiği hastalık grubudur.Bazı kaynaklarda bu durumun tam tersini önermekteler.[Dipnot: Birey, olumsuz anlamı çok masum açıklamalara dönüştürebilir.Birçok kasıtsız hakaret algılıyorlar ve çok acımasız olabilmekteler.]

⚫️İnsanlar tehlikelidir.

⚫️Yalnızlık.

⚫️ Yersiz (vakitsiz,abartı, gerçekte olmayan) korkuları.

⚫️Sürekli tetikte olma.

⚫️Sosyal kaygı (anksiyete).

⚫️Paranoid kişilik yapılarının en baştaki özelliği güvensizliktir.

⚫️Sorun yaşanan bir insanı asla affetmeme.

⚫️Sır vermekten çekinirler.

⚫️Olayların altında farklı anlamlar olduğunu düşünür.

⚫️Başkalarının davranışlarına hep kötü niyet yüklerler ve kin beslerler.

⚫️Ciddi bir tarzları vardır gevşeyemezler.

⚫️Sıklıkla üzerine alınma düşünceleri (aslında yokken çevresinde olan bitenlerin kendisiyle ilgili olduğuna inanmaları) görülebilir.

⚫️Sürekli tehdit altında olduklarını hissederler.

⚫️Yakın ve sıcak davranışlara karşı duyarsız kalırlar.

⚫️Ekip çalışmalarında uyum sağlamakta zorlanırlar.

⚫️Kendi hata ve zayıflıklarını kabul etmezler, bunları diğer insanların suçlamaları olarak görürler.

⚫️ Eleştirileri bir saldırı olarak görürler.

⚫️Alıngan ve huzursuzdurlar, sorgulanmaları halinde karşı tarafı küçümsemeye hazırdırlar.

⚫️ Zarar göreceğinden emindir.

⚫️İnkar savunma düzeneğini de sıklıkla kullanırlar.

⚫️Gerçekliğin acı veren sıkıntı doğuran yanlarını kabul etmeyi reddederler.

⚫️Kendilerini herkesten erdemli mükemmel üstün sanma durumları da var.

⚫️Sürekli kin besler.

⚫️Onlar için yalnız bir hakikat, kendilerinin fikirleri mevcuttur.Bu fikirleri ve düşüncelerini paylaşmayan insanları yabancı ve düşman olarak algılarlar.

⚫️Paranoyal kişi kendi amacına ulaşmak için yıllarca tartışmaktan, savaşıp durmaktan, çeşitli idare ve kurumlara defalarca bıkmadan şikayette bulunmaktan yorulmamaktadırlar.

⚫️Paranoid kişiler problemi hiçbir zaman kendilerinde görmezler.

⚫️Benlik gelişimini tamamlayamamıştır.

⚫️Paranoid Kişilik Bozukluğu olan bireylerde antisosyal davranışlar bulunmasına rağmen bu davranışlar genellikle kişisel bir kazanç sağlama amaçlı değil intikam alma amaçlıdır. 

⚫️Kendi sorunlarının sorumluluğunu başkalarına yükleme eğilimindedirler.Bu, yansıtmayı (bir savunma mekanizması) çok yoğun olarak kullanmalarından kaynaklanmaktadır. 

⚫️Son derece katı ve inançlarından vaz geçmeyen ve bu konuda direten 

⚫️Yaşamı kendi doğallığı içinde yaşayamazlar

⚫️’’Bir saniye bile temkini elden bırakmamak gerekir'' düşünceleri.

⚫️Sürekli gerdin bir haldedirler.

⚫️Kendi duygularını dışsallaştırır ve projeksiyon savunmasını kullanırlar, kendilerinin kabul edemediği düşüncelerini ve dürtülerini başkalarına yönlendirirler.

⚫️Kolay şekilde yalan söylerler(farkında bile değiller). 

⚫️İştahsızlık.

⚫️Aşırı ayrıntıcı düşünme.

⚫️İntihar eğilimi ve girişimi.Paranoya hastalarındaki intihar riski şizofreni hastalarından 2 kat fazladır.

⚫️ Kapıyı defalarca kontrol edebilir.

⚫️Pencereleri kapalı tutabilir.

⚫️Oturduğu evi değiştirebilir.

⚫️Bulunduğu şehri terk edebilir.

⚫️ Kişi somatik (paranoyaya sahip) ise sürekli ciddi bir rahatsızlığı olduğunu ve doktorların bunu bulamadıklarını düşünür.Sağlıklı olduğuna ikna olamaz ve hastane hastane dolaşır. 

⚫️Kişi aslında gerçekte çok önemli biri olduğunu, dünyayı değiştirebilecek bir siyasetçi, önemli bir din adamı vs. olduğunu fakat hakkının yendiğini düşüncesi.

⚫️Kişi bulunmamış (halbuki daha önce keşfedilmiş) bir şeyi icat ettiğine kendince inanır.

⚫️Borderline kişilik bozukluğu.

⚫️Ajanlar peşimde.

⚫️Paranoya insanları çok bencil ve bencil kişiler gibi görünebilir.

⚫️Semptomlar başkalarına karşı şüpheden; hükümet, polis veya uzaylılarla ilgili komplo teorileri gibi tuhaf ve karmaşık inançlara kadar değişebilir.

⚫️(Gerçek olmayan)Şüphelerine kanıt sağlayacak veriler bulmaya çalışırlar.Shapiro’ya göre bunun bir sebebi de çizdikleri dünya tamamen yanlış olduğundan bir türlü gerçek kanıt bulamıyor olmalarıdır.

⚫️Düşük geçinilebilirlik ve öfke-kin-düşmanlık düşüncelerinin yapısı şizofreniden ayıran farklarındandır.

⚫️ Hızla kırılırlar, öfke ve karşı saldırıya hazırdırlar.

⚫️Sorumluluğu paylaşmakta ve birine iş vermekte aldatılacağı, tuzağa düşürüleceği kaygısını yoğun bir şekilde yaşayabilirler.Kendisiyle uğraşıldığı, arkasından iş çevrildiği inancı görülebilir.

⚫️Kendilerinden daha güçlü birinin baskısı altında kalırlarsa kaygıları artar.

⚫️Paranoid kişilik bozukluğunda hezeyanlar, halüsinasyonlar ve formal düşünce bozukluğu yoktur.Bu yüzden paranoid, şizofreniden ayırt edilebilir.

⚫️Bazılarında ise şizofreninin habercisi olabilir.

⚫️Paranoya korkutucu bir hastalıktır, insanların kendilerine olan güvenlerini yok eder.

⚫️evliya, mehdi, peygamber olduğunu söyler, müritler bulabilir, toplumsal organizasyonlar yapabilir.

⚫️"Kafam bana beni kurtarmaya çalıştıklarını söylerken insanlara güvenmeyi gerçekten zor buluyorum."

⚫️Bu bozukluğu olanların % 25’inden azı daha sonraları şizofreni, % 10’undan azı duygu durum bozukluğu tanısı alır.

⚫️ Hepimiz biraz paranoyakız diyenler var.


Nedenleri

Beynin ön kısmında yer alan Frontal Cortex (doğru ve yanlışı ayırt edebilme) kısmında yapısal bozukluk.

Bebeklik,çocukluk döneminde ihtiyaçlarının karşılanmaması.

Paranoidin çocukken saldırıya/saldırılara uğramış olması.

Hastanın çocuklukta istismara uğramış olma ihtimalleri çok yüksektir.

Çocuklukta sömürüye uğraması.

 Ailenin veya yakın çevresinden mantık dışı ve aşırı baskıları.

Umursanmamak.

İlgi ve alaka eksikliği.

Sevgi ve de kızgınlığın aynı objede dengeyi yaşamayıp öğrenememesi.

Madde bağımlılığı.

Aldatılmak.

Öfke.

Aşırı kaygı (anksiyete).

Travmalar.

Aile ve çevresi paranoyak semptomlar gösteriyorsa ileride büyüyen çocukları da paranoya sebebi gösterebilir. 

Uyku düzeni bozukluğu.

Freud, kişilik bozukluğunu anal dönem ile ilişkilendirir.Ona göre tuvalet eğitimi, ilerde kişinin direncini, kin tutmasını ve özgür iradesini etkiler.

Parkinson.

Alzheimer.

İşitme güçlüğü.

Felç.

Bunama.

İş yerinde zorbalığa maruz kalmak.

Eviniz soyulursa.

Okuldaki zorbalık.

Dizi,film vs. görüntülerinden etkinlenme.Medyanın kendilerine özel mesajlar gönderdiğine inanabilir.

Terör.

İşkence.

Sürekli suçlanıldığında.

Sporcular tarafından alınan bazı steroidler.

Kimyasal yakıt, boya gibi maddelerin içerindeki yaşantı.

Doğum sonrası psikoz.

Çocuk düşürme.

Çocuk kaçırılma.

Anlamsız rekabet.

Bastırılmış duygular.

Ölümler.

Zehirlenmeler.

Obsesif kompulsif bozukluk düzelmeyen durumundan sonra.

Yoğun korku.


Tedavi Seçenekleri

✔️Hastaneye yatırılmalı gözetim altında tedavi edilmelidir.

✔️Psikoterapi ve ilaç tedavisi gereklidir. Başlangıçta hasta sanrılarına kesin bağlanmış olduğundan, öncelikle sanrılardan ziyade depresif ve kaygı ile ilgili yakınmalara yönelerek, güven sağlanmaya çalışılır.Tedavi uzun sürelidir ve şizofreniyle kıyaslandığında daha zordur.

✔️İlaç genellikle paranoid tedavi etmek için kullanılmaz.Bununla birlikte, anti-anksiyete, antidepresan veya anti-psikotik ilaçlar gibi ilaçlar, kişinin semptomları aşırı ise veya kişi aynı zamanda anksiyete veya depresyon gibi ilişkili bir psikolojik problemden muzdaripse reçete edilebilir.

✔️Başkalarına güvensiz olduklarından, sır vermeyi istemezler.Bu yüzden terapi sırasında bu hastaların güvenini kazanma oldukça önemlidir.Terapistin hastayı suçlamadan ona güven duygusu aşılaması gerekir.

✔️Grup tedavisine uygun olmadıklarından, bireysel yapılan terapilerde başarılı olunabilir.Aşama biraz ilerledikten sonra küçük gruplara almak ve insanlarla iletişim kurma seviyesini adım adım yükseltmek yararlıdır, olumlu geribildirim bu davranışlarını pekiştirecektir.

✔️Hastanın ikna olması önem taşır.

✔️Sosyal becerileri düzeltmek ve kuşkucu hali azaltmak için davranış tedavisi uygulanır.

✔️Danışana karşı açık olunmalı, fısıldama ya da sessiz konuşma tarzı güvensizlik veya gizlilik hissi verecek davranışlardan uzak durulmalıdır.

✔️Hasta ile ilgili not alınıyorsa ve hasta görmek isterse hasta ile bu notlar paylaşılmalıdır.

✔️Duygularını açıkça ifade edebileceği imkanlar sağlanmalıdır.

✔️Hastayla fikri tartışmalara veya şakalaşmalara girmekten kaçınılmalıdır.Bunlar hastada öfke ve düşmanlık duyguları uyanabilir.

✔️Hastanın delüzyonları (sanrı veya hezeyan) üzerinde konuşmasına izin verilebilir, somut konulardan bahsetmesini de teşvik etmek gereklidir böylece hasta gerçekliğe yönelecektir.

✔️Hastanın korkularının gerçek olmadığından emin olunmalıdır.

✔️Günlük tutmak.Böylece; hangi düşüncelere sahip olduğunuzu fark edilmesi.

✔️Kendine dikkat ederek.

✔️Farkındalığı dene.

✔️Bazı gevşeme tekniklerini deneyin.

✔️Yeterince uyu.

✔️Düzenli yemek yemek. 

✔️Kan şekerinizi sabit tutmak.

✔️Enerji seviyeniz dengeleyerek.

✔️Doğada zaman geçirin.

✔️Hobiler edinerek.

✔️Sanat terapisi.

✔️Hastadan gizli ailesi ile görüşmeler yapmamalıdır.Bu durumda hasta ve hekim arasındaki güven zedelenir ve tedaviden tam bir verim alınamaz.

✔️Hastanın ailesi ile yapacağı görüşmeleri hastaya bildirerek, hastanın da olduğu bir odada yapmalıdır.

✔️Kantitatif EEG ve Fonksiyonel MR ‘la beyindeki fonksiyonel bozukluğu hastaya göstererek ikna edilmesi ve iç görü kazandırılması bir miktar daha mümkün olmaktadır.Ayrıca diğer bazı psikoterapi metodları Farmakolojik Tedavi (İlaçlı Tedavi), Nöromodülasyon, Transmanyetik Uyarım Tedavisi (TMU), Deep TMU,  EKT tedavisiyle iyileştirilmesi yarı yarıya mümkün.(Araştırmalar şizofreni hastalarının yaklaşık yüzde ellisi paranoya yaşadığını gösteriyor.)

✔️Rorschah testi.

✔️IQ testleri.

✔️Bender Gestalt testleri.



Psikiyatrist mi? Psikologa mı Gitmeliyim?

📍ilaç yazdırmak istiyorsanız bir psikiyatrist araştırın.Ancak ilaç kullanmadan sorunlarınızdan kurtulmak istiyorsanız bir çok özel psikoterapi yöntemiyle sorunlarınızdan büyük oranla kurtulabilirsiniz.(Bu şiddetli hastalık gibi önemli durumlar için geçerli değil.Tamamen doktor kontrolünde söylendiği miktarlarda yeteri düzeyde kullanıldığında.)



Vakalar


📂Psikolojik danışmanlığa mahkeme zoruyla başvuran bay Veli, kendisine mahremiyetin terapi ilişkisinin önemli bir parçası olduğu güvencesi verilmiş olmasına rağmen daha en başından dirençliydi. Beden dili savunmacıydı; kollarını sıkça göğsünde kavuşturuyor, bacağını durmaksızın hiddetle sallıyor, gözlerini görüşmeciye dikip göz temasını asla kesmiyordu. Açıkça saldırgan bir hali vardı. Yaklaşık bir yıldır eski eşine çocukları için nafaka ödemeyi reddediyordu. Kendisinin ‘’içler acısı’’ olduğunu açıkça ifade etmesine rağmen spesifik sorulara ancak gönülsüzce cevap veriyordu. Bazen ‘’Bunu neden bilmeniz gerekiyor ki? Ne alaka, anlamadım?’’ gibi sorularla terapiste meydan okuyordu. Bazen de doğru düzgün işe yaramayacak yanıtlar veriyor ya da konuyu saptırıyordu. Neden böyle kaçamak yanıtlar verdiği sorulduğunda duraksamış, delici bakışlarını görüşmeciye dikerek ‘’Çünkü sonunda başıma bir hal gelebilir’’ demişti. Elbette terapistin de mahkemenin de gizli niyetleri olduğundan şüpheleniyordu. Verdiği yanıtlar da kendini kurban gibi gösterecek türdendi.Sonunda eşinin onu aldattığından hatta yedi ve on iki yaşlarında çocukların da ondan olmadığından şüphelendiğini söylemişti. Aldatıldığı izlenimine nereden kapıldığı sorulduğunda daha da savunmacı bir tavra büründü. Doğrudan bir kanıt sunamasa da eski bir dostu ve eşi arasında gizli bir ilişki olduğuna inanıyordu.


Neden böyle şeylere inandığı sorulduğundaysa hayli sinirleniyor, basit bir bilgi talebini bile küstahça, rencide edici bir kuşkuculuk olarak yorumluyordu. Bu tür durumlarda karşısındakinin her bir jesti, ses tonundaki en ufak değişiklik onda şüphe uyandırıyordu. Odadan çıkmadan önce görüşmeciye son defa uzun uzun bakmış ve ‘’Bana yapılan haksızlıkları asla affetmeyeceğim, unutmayacağım da. Bundan emin olabilirsiniz’’ diye de belirtmişti.



📂25 yaşıma geldiğimde ilk çocuğuma hamile kaldım.Beyaz doktor önlüklü erkeklerin çalışma odasına girip çıktığını görerek halüsinasyon görmeye başladım ve kocamdan ve ebemden onları odadan çıkarmalarını istedim.Orada kimsenin olmadığını ve gaz ve havanın alışılmadık bir şekilde davranmama neden olduğu için aşırı yorgun olmam gerektiğini söylediler.


Emeğim uzun ve travmatikti.Bir hafta hiç uyuyamadım ve doğum sonrası kanama geçirdim.Kocam, bebek doğduktan üç saat sonra eve gönderildi ve doğum servisine nakledildim.


Yalnızdım ve korkuyordum, daha önce hiç bebek tutmamıştım, bez değiştirmeyi bıraktım! Başım dönüyordu ve tek duyabildiğim etrafımdaki odacıklardan fısıldamalar.Dışarı çıkmam gerekiyordu, kaçmak istiyordum.Bebeğim ağlıyordu ve onu sevmeme rağmen hastaneden ayrılmam gerekiyordu.Hastanenin dışındaki duvara oturdum ve sanki başka birinin hayatıma bakıyormuşum gibi hissettim.Bir filmdeki bir karakter gibi hissettim…


"Hissettiğim tuhaf hisleri birine anlatırsam, bebeğimi benden alacaklarından korkuyordum ."


Ertesi sabah taburcu edileceğim.Perinatal psikiyatristim beni ziyarete geldi ve iyi olup olmadığımı öğrendi.Yalan söyledim ve sadece eve gidip uyumak istediğim için iyi olduğumu söyledim.Birine hissettiğim tuhaf duygulardan söz edersem bebeğimi benden alacaklarından korkuyordum.


Haftalar geçtikçe akıl sağlığım kötüleşti.Kocam beni doktora götürdü ve bana doğum sonrası depresyon geçirdiğimi söyledi.Sesler duyduğumu ya da herkesin arkamdan fısıldadığını ve kötü bir anne olduğumu söylediğimi kimseye söylemedim.Paranoya yoğundu, hızla hayal görmeye başladım ve kendimi kocamın beni uyuşturduğuna ikna ettim.    


İster yerde koşan bir fare gibi küçük, ister kocamın kapalı bir pencereden atlaması gibi büyük bir şey olsun, günlük olarak bir şeyler görüyor ve duyuyordum. O halüsinasyon o kadar gerçekti ki, her yerimdeki kırık camları görebiliyordum.


Doğum sonrası psikoz teşhisi konulduğu gün, kriz ekibi evime çağrıldı.Radyoyla konuşuyordum ve kocam beni bunu yaparken yakaladı.Radyodaki kadının benimle konuştuğunu anlatmaya çalıştım, bana herkesi evimden çıkarmamı, bebeğimi ve beni korumamı söyledi. 


Evde tedavi görmenin benim için en iyisi olduğuna karar verdik ve bu tedavi başladıktan bir yıl sonra doğum sonrası psikozumdan kurtuldum.


İyileşirken diğer annelerle kaynaşmaya çalıştım ama bu imkansızdı.Diğer anneler gibi emziremedim, kendi yemeğimi yapmadım ve diğer anneler gibi karıştırmadım…İlaçlar yüzünden o kadar karmaşa yaşadım ki oğlumun ilk yılını zar zor hatırlıyordum."Doğum sonrası psikoz nadirdir. 1.000 doğumda birini etkiler ama çok gerçektir ve herkesin başına gelebilir."


İkinci hamileliğim garipti bebeğime hamile kalmadan hemen önce düşük yaptım, bu yüzden hamileliğim boyunca yumurta kabukları üzerinde yürüyormuş gibi hissettim.Endişelendim, sadece başka bir bebeği daha kaybetmekten korkmuyordum, akıl sağlığım için de endişeliydim.Yeni atlattığım doğum sonrası psikozu ve katlandığım aylarca tedaviyi düşündüm.Daha yeni yeni iyi hissetmeye başlıyordum; İlk çocuğumla daha yeni bağ kurmaya başlıyordum.Aylar geçtikçe, hızla büyüyen yumruğumu görmezden geldim, ilk çocuğuma konsantre oldum, ona elimden geldiğince sevgi ve şefkat gösterdim.


İkinci çocuğumun doğumundan sonra, her şey düşünüldüğünde kendimi oldukça iyi hissettim.Doğum hızlı ve basitti, anında bir bağ hissettim ve psikoz yaşamıyordum.Ancak doğum sonrası anksiyete yaşamak üzereydim."Doğum sonrası anksiyete, mutlu ve dışa dönük birini alıp onları sinirsel bir enkaza dönüştürebileceğinden sakat bırakıyor."Doğum sonrası anksiyete, mutlu ve dışa dönük olan birini alıp onları sinirsel bir enkaza dönüştürebileceğinden sakat bırakıyor.En basit görevleri gerçekleştirmeyi neredeyse imkansız hale getirebilir, ancak sevdiklerinize mükemmel bir şekilde yetenekli görünüyorsunuz, bu yüzden her şey yolunda olmalı.


Kaygı yoğundu. Gençken bir süredir sosyal kaygı vardı, bu yüzden başa döndüğümü hissettim.Tek başıma ön kapımın dışına adım atamazdım çünkü panik atak geçirip öleceğimden korkuyordum ve bayılacağım ve çocuklarımın evde yalnız kalacağı korkusuyla yalnız bırakılamazdım.İkinci çocuğumla hastaneden eve geldiğim günden beri kaygı beni etkiledi. Doğumdan sonraki iki hafta içinde, hamile kalmadan öncekine göre vücut ağırlığım daha azdı.Aşırı anksiyeteden kaynaklanan bu hızlı kilo kaybı o kadar kötüydü ki, doktorlar endişelendi ve beni her türlü test için gönderdiler, ama bu sadece endişemi arttırdı.Doğum sonrası anksiyete, doğum sonrası psikoz kadar yoğun değildi, ancak tedavi edilmesinin daha zor olduğunu düşünüyorum.Kendimi daha dengeli hissetmeye başlamam 15 ayımı aldı ve şimdi bile kaygı ve panik atak geçiriyorum, hiçbir zaman gerçekten yok olmayacağını hissettiğim bir şey.


(Yukarda doğum sonrası paranoya örneği.)


📂Bayan Yıldız, evinin olduğu sokakta yürürken sokaktaki kişilerin ve mahalle esnafının kendisinde var olan üstün özelliklere (güzelliği, zeki ve eğitimli oluşu) haset duyduklarını ve bakışları ile kendisini küçültmeye çalıştıklarını düşünmektedir.Bu durumun kendisinde korku ve endişe yarattığını paylaşan hasta kendisinin de bakışlarını onlara dikerek onların üstünlüğünü yok ettiğini belirtmiştir.Aynı zamanda saçları parlak ve güzel olmasın diye asla vitamin almayan ve psikoterapi seanslarında kendindeki olumlu özellikleri ve değişimleri paylaşmayan Yıldız, bu yolla, terapistinin de kendisine haset duyacağını düşünüp bundan korunmaya çalışmaktadır. 


📂Bayan Yıldız duygusal olarak bağımlı olduğu ancak cinsel arzu duymadığı eşinden ayrılma sürecinde, internette bir web sitesine edebiyat/psikoloji konularında yazılar yazmaya ve sitedekilerle yazılar üzerinden iletişim kurmaya başlamıştır.Bu dönemde web sitesinin yöneticisi olarak kendini tanıtan bir kişiye aşk ve cinsel arzu hissetmeye başlayan hasta, aynı dönemde takip edildiğini, hatta bilgisayarına girilerek fare (maus) üzerinden her hareketinin izlendiğin ve kendisine bazı mesajlar gönderildiğini düşünmeye başlamıştır.Kendilik nesnesi işlevi gören eşinden ayrılma sürecinde yas tutma kapasitesi olmayan hastanın, arzularının ortay çıkması ile dağılma/parçalanma korkularına karşı paranoid reaksiyonlar geliştirdiği görülmüştür.


📂Veli, iş arkadaşlarının onu kıskandığını ve çeşitli komplolar kurarak kariyerine engel olduklarına inandığı senaryoları vardı.Uzun süredir kontrol dışına çıkan ilişkileri koparan son olayda “yanlış bilgilendirmeyi kabul etmiyorum” dedi ve yöneticisine bir e-posta gönderdi.İki gün sonra yöneticisinin uyarılarına rağmen kendi uygun bulduğu başka bir kararı uyguladı.Yöneticisi bu durumu nasıl telafi edeceğini öğrenmek istedi.Görüşmede beklenmedik şekilde saldırgandı:“Benim işlerimi kolaylaştırmıyorsunuz, beni sevmiyorsunuz, baştan beri beni istemediniz, sadece kendi sevdiklerinize yardım ediyorsunuz, ben böyle bir yerde çalışmam istifa ediyorum” dedi, yöneticisi sözel olan bu istifayı kabul ettiğini söyledi, görüşme bitti.Daha sonra yönetici X’ya başvurdu ve durumu anlattı, çalışanın savunması istendi.Savunmasında da yöneticisini sorumlu tutup saldırgan üslubunu sürdürdü:“Müşteri görüşmelerine önem vermiyor, benim iletişim gücümü kıskanıyor, bana hiç yardımcı olmuyor, sürekli beni eleştiriyor…”İstifayla ilgili sözlerini de kabul etmedi, komplo olduğunu ve bunu yöneticinin uydurduğunu söyledi.Bu arada bölümün sabah toplantısında yönetici, ekiptekilere arkadaşlarının ayrılacağını, iş planlarını bu doğrultuda yapmaları gerekeceğini duyurdu.Yöneticiye “Niteliksizsiniz, o nedenle beni kıskanıyorsunuz” diye bağırdı ve ekiptekilere yöneticiyi suçladı.Yönetici toplantıyı kapattı.İzleyen günlerde çalışan 25.madde gerekçe gösterilerek X tarafından işten çıkarıldı.Çalışan haksızlığa uğradığını söyleyerek şirketi dava etti.Çalışma arkadaşlarını da şahit olarak gösterdi.


📂Bay Veli, 51 yaşında bir orta okul müdürü.Okul yönetimiyle arasında geçen, mesleğini tehlikeye atan bir çatışmanın ardından, eşinin ısrarları üzerine değerlendirme için gelmiş.Eşi evliliklerinin katlanılmaz olduğunu ve eğer Bay Veli herkesle kavga etmeyi bırakmazsa onu terk etmek zorunda kalacağını söylüyor.İlk görüşmede, Bay Veli, kendisinin eskiden beri şüpheci bir insan olduğunu, fakat bu özelliğinin artık kontrolden çıktığını kabul ediyor.Buna rağmen, okul yönetim kurulu üyelerinin, personel ve bir grup mutsuz anababa birlikte onun ayağımı kaydırmak için komplo kurduklarını düşünüyor.Öğretmenlerin ve personelin, onu kötü göstermek ve koltuğundan etmek için "kendisinden bir şeyler sakladıklarını" ve okulda olup biteni kendisine anlatmadıkları hissi yaşıyor.Eşinin psikiyatrik değerlendirme konusundaki ısrarlarının, aslında okul yönetimin kendisini işten çıkarmak için kurduğu entrikanın bir parçası olduğunu düşünüyor.Eşi yönetimden birisiyle iyi arkadaşmış ve Bay Veli, eşinin kendisine bütünüyle bağlı olmayabileceğinden kuşkulanıyor.Okul yönetiminden birisi geçenlerde kendisine, 2 yıl önce müdürlüğe terfi ettiğinden beri herkesi çileden çıkardığından bahsetmiş.Bu sözlerin kıskançlıktan ve okul yönetiminin kendisinden kurtulmaya kararlı olmasından kaynaklandığı iddiasında."Muhtemelen kendi ahbaplarından birini bu işe getirmek istiyorlar" diyor.Daha ayrıntılı olarak sorulduğunda, Bay Veli yine de belki de aşırı tepkisel davrandığını ve bazı davranışlarında hatalı olabileceğini kabul ediyor. Bununla birlikte, sürekli olarak nasıl ahlaksız bir davranışa maruz kaldığım düşündüğünü ve bunun okuldaki görevlerini aksatmasına neden olduğunu söylüyor.Eşiyle ayn olarak görüşüldüğünde, kendisi, Bay Veli'nin her zaman için başkalarından kuşkulanmak, duygu ve düşüncelerini gizlemek gibi bir eğiliminin olduğunu, fakat müdürlüğe terfi etmesinin ardından bu özelliklerin daha da kötüye gittiğini söylüyor.Ona, kendi kendine sorun yarattığını söylediği için sık sık kavga etmelerinden şikayetçi.Eşine göre Bay Veli ona, öğretmenlere ve personeline karşı hep kızgın ve münakaşacı.Yakın zamanda okulda geçen birkaç olaydan dolayı ayrıca kaygılanmış.Örneğin Bay Veli mutfak personelini, kendi dönemindeki bütçe raporlarının kötü görünmesi için kasıtlı olarak yiyecekleri israf etmekle suçlamış.Mutfak personel şefi, okulundaki kantinin diğer okul- lardakiler kadar, hatta onlardan daha iyi durumda olduğunu gösteren rakamlar önüne koyduğunda ise Bay Veli kendisine tahrif edilmiş rakamların gösterildiği iddiasıyla şefi suçlamış.Bunun üzerine mutfak personel şefi merkez büroya şikayet etmiş ve tayinini istemiş ve isteği kabul edilmiş.Okul yönetim başkanı Bay Veli’ye işler böyle devam ederse okuluna personel bulmakta güçlük çekeceklerini söylemiş.Okul yönetimiyle geçen son çatışma, haksızlığa uğradığı ve maaşına yeterli zammı alamadığında ısrar etmesi sonucu çıkmış.Bütçeden sorumlu yöneticinin, aynı deneyim düzeyinde bulunan başka hiçbir müdürün daha fazla artış almadığı konusunda kendisine güvence vermesine rağmen okul yönetiminin kapalı bir toplantısında durumunu bildirmekte ısrar etmiş.Veli’nin eşi, psikiyatrik değerlendirmeye gitmezse kendisini terk edeceğini söylemiş.


Veli kayın pederi ve kayınvalidesiyle konuşmadığını söylüyor.Çünkü onların, kendisinin kızlan için yeterince iyi olmadığmı düşündüklerine inanıyormuş.Eşini kendisini terk etmesi için ikna etmeye çalıştıklanm sanıyormuş.Veli bunun doğru olmadığını söylüyor.Klinisyen, Veli’nin 12 yaşındaki kızı ve 15 yaşındaki oğluyla görüştüğünde, onlar da babalannın evi askeri üs gibi idare ettiğinden, her harcamayı, arkadaşı, daveti denetlediğinden şikayet ediyorlar.Herkesten kendisine ne zaman nerede olacaklarına dair talimat vermesini istiyormuş.Kızı, babasının müdür olduğu okula devam ediyormuş ve kızını sürekli olarak öteki çocukların kendisiyle ilgili ne dedikleri hakkında sorguya çekiyormuş.Ailesi, babalarının bir şeyleri sakladıklarım iddia etmekte haklı olduğunu kabul ediyorlar.Aşırı denetleyici olmasından ötürü eşi ve çocuklan ona hemen hiçbir şeyi anlatmaz olmuşlar; fakat bu durum, kaçamaklarını ya da yalanlarını yakaladığında Veli’nin daha da öfkelenmesine neden oluyormuş.


Veli’ye kendisini tanımlaması istendiğinde, insanlann yapmacık tavırlarını ve sahtekarlıklarını görebilen birisi olmakla iftihar ettiğini söylüyor.Nasıl yoksul bir aileden geldiğinden, nasıl her zaman tehlikelere karşı çabalamak zorunda kaldığından ve zor koşullara, düşmanca davranan bazı profesörlere ve işverenlere rağmen üniversiteyi bitirmeyi nasıl başardığından ve bugünkü durumuna nasıl geldiğinden uzun uzadıya bahsediyor.


📂Yıldız Hanım, ilk terapisini bırakmasının beş ay sonrasında ünitemize ikinci kez başvurmuştur.İlk terapistinin uygun yerinin olmadığının söylenmesinin ardından, ikinci terapiste ataması yapılmıştır.


23 görüşmelik bu ikinci sürecin ilk görüşmesine yaklaşık sekiz dakika boyunca ağlayarak başlayan Yıldız Hanım, kendisini neyin üzdüğü sorulduğunda ses kayıt cihazını istemediğini belirtmiştir.Sebebi sorulduğunda, önceki terapilerde kayıt cihazı yüzünden bazı şeyleri anlatamadığını, şimdi anlatmak istediğini ama ailesi ile ilgili anlatacağı şeylerin duyulacağından, kayıtların bir şekilde ailesinin eline geçeceğinden endişelendiğini söylemiştir.Eğitim sürecinin bir parçası olarak kayıt cihazının kullanılacağı belirtilmiş ve görüşmelerin bu biçimdeki devamlılığı hakkındaki kararın ikinci görüşmede ele alınabileceği söylenmiştir.İkinci görüşmede Yıldız Hanım’ın korku ve kaygılarının ele alınmasının ardından kayıtların paylaşımının danışanların istememesinin yanı sıra, kurumun ve terapistin de kendi güvenliği açısından verilmeyeceği belirtilmiştir.Bunun üzerine Yıldız Hanım biraz rahatlamış ve cihazın kullanımı ile görüşmeler sürdürülmüştür.Yıldız Hanım’ın temel yakınmaları, özellikle kız arkadaşlarının kendisinin her şeyini çok kıskanmaları ve bu nedenle kendi ifadesi ile onun kuyusunu kazmalarına dair düşünceleri hakkında olmuştur.Tüm insanların kendisinin iyi özelliklerini almaya çalıştıklarını, örneğin yurt arkadaşlarının parfümünü çok beğendiklerini ve devamlı olarak parfümünün ismini sorduklarını; odasına geldikleri zaman makyaj malzemelerini ya da oje numaralarını karıştırdıklarını; onun olan her şeyi elde etmeye çalıştıklarını kızgınlıkla anlatmaktadır.Bugüne kadar erkek arkadaşı olmayan Yıldız Hanım, bu durumu kadın arkadaşları yüzünden erkeklerin kendisine yanaşamadığı düçüncesi ile yoğun şekilde ilişkilendirmektedir:‘Kadınlar erkekleri elde etmek için strateji yapan ‘sinsiler’, erkekler ise bu tuzaklara düşen ‘saflar’, bu sinsiler yüzünden bana yaklaşmıyorlar, ben strateji yapmıyorum’ şeklinde ifadelerini sıklıkla dile getirmektedir.Bu iyi özelliklerinin elde edilmeye çalışıldığı biçimindeki kaygı ve korkularının lise döneminde de olduğu görülmüştür.Yıldız Hanım üniversiteye hazırlanırken arkadaş grubundan gizli olarak etüt (ek ders) aldığını dile getirmiş, lise arkadaşlarının da kendisinin başarısının önüne geçmeye çalıştıklarını belirtmiştir.Bu korkuları nedeni ile eşyalarını ortalıkta bırakmadığını, parfümünü kimseye göstermeden gizlice sıktığını, yakın arkadaşlarından bilhassa gizli olarak öğrenci topluluklarına katıldığını belirtmiştir.Bu gizlilik davranışı ile iyi özelliklerini korumaya çalışan Yıldız Hanım, ayrıca yakın arkadaşlarının ‘sinsiliklerini’ ya da kötü görünebilecek durumlarını, özellikle onların iyi olduğu arkadaşlarına anlattığını, onların sinsiliklerini bozduğunu belirtmiştir.Örnegin, yakın bir arkadaşı ile birlikte yeni bir erkek ile sohbet etmek için oturduklarında, arkadaşının Yıldız Hanım’ı hiç düşünmeden hemen o kişiye asıldığını, çokça sevgili yapmak istediğini, o erkeği ayarlamak için hiç hoşlanmadığı filmleri ya da kitapları okumuş, izlemiş gibi yaptığını belirtmiştir.Bu durumda arkadaşının o filmi hiç izlememiş olduğunu ya da sevmediği şeyi gün yüzüne çıkardığını söylemektedir.Genel olarak ‘kimseye hayır diyemediğini’ ve ‘sevmediği birçok insanla iyi geçindiğini’ belirten Yıldız Hanım ilerleyen görüşmelerde bu hayır diyememe davranışını “eğer arkadaşlarım ile kavga edersem, onlar, diğerleri hakkında anlattığım dedikoduları benden hınç almak için aleyhimde kullanabilirler” şeklinde korkularından dolayı gerçekleştiği şeklinde dile getirmiştir.Bu nedenle, aslında önceki öfke ifade çalışmalarının bir saçmalık olduğunu, çünkü onlarla arasını iyi tutmak zorunda olduğunu, önceki terapistini kızdırmamak için bu çalışmalara uyum sağladığını belirtmiştir.Yeni terapistine ise kendisinin daha iyi anlaşıldığına dair, ‘daha iyi’ temalı birçok övgü sunmuştur.Bu, herkesten çok iyi olduğu düşüncesinin tersine Yıldız Hanım, adından ve soyadından nefret ettiğini ağlayarak belirtmiştir.Adının babaannesinin adı olması, babaannesinden nefret etmesi, çünkü babaannesinin dedikoducu olduğu şeklinde bir zincir ile bu duygularını bağlamaktadır.Yıldız Hanım’ın ailesi ile ilgili bilgiler alındığında, Güney Anadolu’da yaşayan 5 kız 1 erkek kardeşli bir ailenin en büyük çocuğu olduğunu belirtmiştir.Annesi ev hanımı, babası memurdur.Ailesine çok kızgın olduğunu, babasının kardeşlerine çok yüz verdiğini, özellikle küçük erkek kardeşine kural koymadıklarını ağlayarak dile getirmiştir.Annesinin şımarıklık yapan kardeşlerinin bütün isteklerini

yapan bir melek olmasına oldukça kızgındır.Örneğin kendisinin yemek ayırt etmediğini, her şeyi yemeye çalıştığını, ancak bir kardeşinin bulgur diğerinin sarımsak istemediğini ve annesinin de tüm bu şımarıklıklara uyduğunu kızgınlıkla dile getirmektedir.Bunları yapmaması için onu kaç kere uyardığını belirten Yıldız Hanım ayrıca ailesinin şimdiki ekonomik zorlanmalarını önceden hesaplayıp bu kadar çocuk yapmamaları gerektiğini düşünmeleri gerektiğini belirtmektedir.Babası ile ilgili olarak ise, yaşadıkları yerdeki erkeklerin ve babasının, sürekli şakayla karışık suriye’den kadın getiririm dediğini, bu nedenle erkeklerden ve erkek kardeşinden tiksindiğini dile getirmiştir.Sonraları babasının kız kardeşine tecavüz ettiğini ‘anlatmam gereken bir şey var’ diyen Yıldız Hanım’a; kardeşinden duyduğu bu olay ile ilgili bilgiler sorulduğunda kendisinin yaz tatilinde eve gittiği zamanda olduğunu, kardeşinin babasının üç gece yanına geldiğini söyledigini anlatmıştır.Bu seansta dikkat çeken nokta Yıldız Hanım’ın kardeşine üzgün yerine kızgın oluşu kardeşine “o an neden bağırmadın, neden ses çıkarmadın, ben içerdeydim, bizi çağırsaydın” diyerek çokça kızdığını belirtmiştir ve ‘başıma bu nasıl geldi’ diyerek ağlayışı olmuştur.


📂Bayan Yıldız, 28 yaşında, bekar.Üniversite mezunu, bir firmada bilgisayar programcısı olarak çalışmakta ve ailesi (anne,baba ve 22 yaşında bir kız kardeş) ile birlikte yaşıyor. Baba 78 yaşında, annesi 70 yaşında. 22 yaşında bir kız kardeşi var. Baba lise mezunu, memur emeklisi. Emekli olduktan sonra günlerini genellikle evde geçiriyor. Anne ev hanımı ve ilkokul mezunu. Evi çekip çeviren, çocukların ihtiyaçlarını gideren anne. Kız kardeş, üniversitede okuyor üçüncü sınıfta. Ablasını kliniğe getirmeye ikna eden de kız kardeş. Yıldız’ın kız kardeşle arası zaman zaman iyi, zaman zamansa kötüymüş.Son bir yıldır hasta işine gidememiş, ayrılmak zorunda kalmış. Çünkü iş yerindekilerin kendisinin kuyusunu kazdıklarını, bilgisayarına sürekli bir şeyler yüklediklerini, bilgilerini çaldıklarını ve kendisin hapse attıracaklarını söylüyormuş. Bu nedenle bir gün aniden işten ayrılmış ve o zamandan beri evden dışarı çıkmıyormuş. Evde özellikle geceleri yüksek sesle birileriyle konuşur gibi duvarlarla konuşuyormuş. Sürekli ailesine polislerin kendisini tutuklamaya geleceklerini, kötü şeyler yaptığını ama bunları yapmasını birinin söylediğini (kulağına fısıldadığını), ancak işyerindekilerin bunu fark edip kendisini ihbar ettiğini ve o yüzden takip edilerek telefonlarının dinlendiğini söylüyormuş. Aile artık konuşmasını anlamadıklarını, kendisiyle konuşurken sanki başkasıyla konuşuyormuş gibi olduklarını ve anlamsız cümleler kurduğunu belirttiler.


Hastanın uykusuzluk çektiği belli oluyor. Gözaltları şişmiş, gözler şişmiş. Öz bakımda biraz aksaklık göze çarpıyor. Kilo kaybı dikkat çekiyor, yetersiz beslenmeden kaynaklı ciltte solma ve tırnak diplerinde beyazlaşmalar başlamı. Giyiminde özenli değil.

Boy: 1.75 m.

Kilo: 47 Kg.

Önceki tartılarında 55 kg olduğu bilgisi ailesi tarafından verildi.


Yıldız’ın, ailesinin aktarımıyla; küçüklüğünde de çok sosyal bir çocuk değilmiş. Genelde kendi başına zaman geçirirmiş. Çok fazla arkadaşı olmazmış. Hep şüpheciymiş. Konuşmaların altında sürekli başka şeyler ararmış. Bu durumu ergenlikle birlikte artmaya başlamış, aynı zamanda da iyice içine kapanmaya başlamış. Arkadaşlarıyla (sınırlı sayıda) iletişimi kesmeye başlamış. Ailesi sorduğunda “onlar arkamdan konuşuyor” gibi mazeretler ileri sürermiş. Üniversiteyi başka bir şehirde okumuş. Üniversitenin ikinci yılında majör depresyon tanısıyla hastaneye yatırılmış bir yıl ilaç tedavisi görmüş. Düzeldikten sonra ilaçlarını kullanmak istememiş ve okuluna dönmüş. Mezun olduktan hemen sonra iyi bir şirkette iş bulmuş ve çalışmaya başlamış. Bir yıl önce çalıştığı firma ve tüm çalışanları soruşturma geçirmiş. Soruşturma sürecinde kız kardeş ve annesi Yıldız’ın çok korktuğunu sürekli kendisini birinin takip edip etmediğini sorduğunu, telefonlarını dinlediklerini, polislerin kendisini tutuklayacaklarını ve bir daha dışarı çıkamayacağını beklide idam edecekerini söylemeye başlamış. Ardından beyninde sürekli kendisine bir şeyler söyleyen, bir şeyler yapmasını söyleyen bir ses olduğunu söyleyeme başlamış. Psikiyatriste gitme konusunda bir türlü ikna edilememiş, hasta olmadığını, iyi olduğunu, özel biri olduğu için kendisine bu bilgilerin biri tarafından kulağına fısıldanarak söylendiğini söylemeye başlamış. İş yerindeki müdürü bir gün kız kardeşi çağırmış ve Yıldız’ın diğer çalışanlara bağırdığını hatta saldırmaya başladığını, sebep olmadan onları kendisini izlemekle suçladığını söylemiş. Bunun ardından aile tekrar depresyona girdiğini düşünerek ilaçlarını almasını istemiş ancak Yıldız bunu reddetmiş, kendisinin iyi olduğunu söyleyerek almak istememiş. Son aşamada da artık odasından çıkmıyor, pek bir şey yemek istemiyormuş. Duvarlarla konuşuyor, anlamsız simgeler yazıyormuş odasının duvarlarına.Bu durumdayken kliniğe yatırıldı.


Hastayla yapılan görüşme esnasında, hasta odada panik içindeydi, yerinde pek duramıyordu. Sürekli tedirgin halde kapıya bakıyor ve her an içeri birisi girecekmiş gibiydi. Neden buraya getirildiğini anlamadığını, gizlenmesi gerektiğini çünkü kendisini almaya geleceklerini, aslında çok önemli biri olduğunu ancak kimsenin bunu anlamadığını hatta benim dahi anlayamayacağımı söyledi. Önemli bilgileri taşıdığını, bu bilgilerin dünyayı kurtaracağını ve sırf bu yüzden kendisini hapse atacaklarını yada yok edeceklerini söyledi. Bu süreçten sonra üzeri garip şekillerle karalanmış bir kağıt çıkardı ve konuşmasının anlamı kaymaya ve konuşma bütünlüğü bozulmaya başladı.Özgeçmişinde; kesin olmamakla birlikte cinsel istismar olayı var (kız kardeş söylüyor fakat aile reddediyor.Yıldız’dan bilgi alınamadı). Üniversite yılarlıdan majör depresyon tanısıyla hastane yatışı var ve bir yıl ilaç tedavisi var. Ardından ilaçları bırakmış.

Baba, memur ancak çocuklarına yeterli sevgiyi verememiş. Hatta bazı dönemlerde dominant ve baskıcı olmuş. Çocukların eğitim ve duygusal yaşantılarıyla pek ilgilenmemiş, hatta kendiside çok içine kapanık ve pek arkadaşı ve sosyal çevresi olmayan, duygusal olarak künt birisiymiş. Anne çocuklarını babanın şiddetinden korumaya çalışsa da yetersiz kalmış.Bilinç bulanık, gerçeği sınama yetisini büyük ölçüde kaybetmiş. Bilişsel işlevlerde belirgin bir bozulma göze çarpıyor. Mekan ve oryantasyon bozukluğu dikkat çekiyor iletişimde kooperasyon sağlanamıyor. Göz kontağında ise dikkatle gözlerin içine bakıyor İç görüsünü kaybetmiş, hasta olduğunu kabul etmiyor. Uykusunda bozulma var, uyumada zorlanma ve daha çok geç saatlere kadar uyumama var. Pozitif semptomlardan grandiyözite (özel biri olduğu, dünyayı kurtaracak bilgilere sahip olduğu), suçluluk, perseküsyon sanrıları (takip edildiği, telefonlarının dinlendiği), düşünce kontrolü ve işitsel varsanıları (kulağını bunları yapmasını fısıldayan bir ses olduğu) mevcut. Konuşma içeriğindeki akıcılık bir süre sonra bozulmaya başlıyor, Dağınık konuşma var.  Öz bakım yeterli değil ama tamamen bırakış da değil. Fiziksel görünümü dağınık.Konuşma içeriğinde suçluluk ve öfke hakim.Cinsel istek neredeyse yok gibi görünmekte.


📂Akıl oyunları filmi.

PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: