Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Küreselleşmenin Oyun ve Oyuncak Üzerindeki Etkisi

ANTROPOLOJİK BAKIŞ AÇISIYLA KÜRESELLEŞMENİN OYUN VE OYUNCAK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: 

             KÜRESELLEŞMENİN OYUN VE OYUNCAK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Küreselleşmenin net bir tanımı olmamakla beraber küreselleşme;  tek tipleşme, homojenleşme, yerel kültürel unsurlarının etkisini kaybetmesi ve buna bağlı olarak “dünyanın kültürel anlamda daralması”, “dünyanın bütünleşmiş tek bir pazar haline gelmesi” biçiminde yorumlanmaktadır. Küreselleşme yıllardır süregelen tüketim alışkanlıklarımızda, maddi ve manevi bazı değerlerimizde de kendini çeşitli şekillerde göstermektedir. Çocukların dünyasına baktığımızda, bu değişimin onların geleneksel olarak tasarlanıp, üretilen, oynanan oyuncaklarında da yaşandığını izlemekteyiz.

Eskiden oyuncakların oyun gibi bir amacı yokmuş. Yani eski zamanda oyuncaklardan ziyade var olan oyuncaklar kült objeler olarak varlıklarını göstermişlerdir. “Paylaşılabilen, değiş tokuş edilebilen, daha da önemlisi bazı hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon malzemesi olarak kullanılan oyuncaklar, Eski Yunan’da kız ve erkek çocukların ergin olduklarını tanrıça Artemis’e sunarak kanıtladıkları “kült” objeler olarak da kendini gösterirlermiş. Bunun yanı sıra; Eski Mısır mezarlarında bulunan deri toplar, toprak bebekler, günümüzde çocuğu olmayan kadınların bazı ziyaret yerlerine koydukları minyatür bez bebekler, beşikler bebeklerin genellikle ilk oyuncağıdır. Tarihin en eski oyuncaklarından biri olan, çıkardıkları sesten ötürü Avustralya yerlilerince kutsal törenlerde kullanılan çıngıraklar da yine oyuncakların kültleştirilmesine verebileceğimiz başka örneklerdendir”. Bu kült objeler zamanla değişime uğrayarak oyuncak adı almıştır. Günümüzde de oyuncaklar geleneksel kimliklerinden sıyrılıp popüler kültürün bir parçası olmuşlardır.  

Eskiden çocuklar kendi kendilerine oyuncaklar yaparak vakit geçirirlerdi. Bazen bir bez bebek, bazen bir topaç, bazen de bir yay. Çocuklar o zamanlarda hayal ettiklerini, gerçekte görüp minyatürleştirdiği oyuncaklar yaparlardı. Yani demek istediğim çocuklar o dönemde oyuncak ve oyun bakımından üretici niteliğine sahiplerdi. Çocuklar sadece oyuncak yapmıyorlardı aynı zamanda oyunlarda tasarlıyorlardı. Dışarıda saklambaç, körebe, sek sek, beş taş, istop vb. oyunlarda oynuyorlardı. O dönemlerde herhangi bir sokaktan bile geçildiğinde çocukların o şen şakrak seslerinin eksik olmadığını görürdünüz. Çocuklar sadece oyuncak veya oyun kurmuyorlardı aynı zamanda yaratıcı, üretici, tatmin olmuş, kendine güvenen kişilikler de oluşturuyorlardı. Çocukların önceden yaptığı bebekler şimdi başka insanlar ve makineler tarafından yapılıp onlara sunulmakta. Bu da çocuğun hayal dünyasını ve el becerilerini yok etmektedir. Çocuk oyuncakları alanına baktığımızda da şunu görmekteyiz:  Geleneksel hayatın çocuklara üretme olanağı sağladığı, özgün, yaratıcı, sıcak, yalın ve otantik oyuncaklar ve de oyunların yerini şimdi küresel süreçlerle birlikte piyasa ilişkilerinin ürünü olan endüstriyel oyuncaklar ve Batı menşeli rekabet, eleme, bireyci vb. özellikleri olan kurallı oyunlar almıştır. Günümüz oyuncaklarındaki en büyük sorun, piyasa ve popüler kültür dolanımıyla oyuncağın çocukluktan bağımsız, çocuk-ötesi ve çocuğun naif dünyasını aşan bir ürün haline getirilmesidir.

Dünya ekonomisinin dizginlerini elinde tutan, dolayısıyla küreselleşmeyi tetikleyen, sanayi gelişimini tamamlamış Batılı ülkeler, her şeye yön verdikleri gibi yerel kültürler içerisinde yer alan, başka bir söylemle az gelişmiş ülkelerdeki çocuk oyun ve oyuncaklarında da kendilerini hissettirmektedirler.  Teknolojinin gelişmesiyle beraber aynı anda farklı ülkedeki herhangi bir olaydan haberdar olabiliyoruz. Dolayısıyla bir oyuncak veya oyun çıktığında televizyondan veya tabletten gören çocuklar da haberdar olabilmekte aynı zamanda alabilmektedir.  Şimdilerde çıkan Barbie bebekler, Ninja kaplumbağalar, ben 10 saati, çeşitli çizgi film karakterleri gibi oyuncakların her ülkede aynı adla anıldığını söyleyebiliriz. Eskiden bile oyuncak her yerde aynı olsa da aynı ada sahip olmazdı. Örneğin;  Topaça baktığımızda  Rusya’da “volçok”, İtalya’da “trottola”, Yunanistan’da “strambos” gibi her dilde ve bir ülke içinde bile farklı isimler alırken Pokemonlar, Barbieler dünyanın her yerinde aynı adla tanınmaktadır. Bu da demek oluyor ki dünya tek tipleşiyor. Artık tüm oyuncakların sadece bir ismi var. Bu oyuncaklar günümüz çocuklarına yetişkinler tarafından kurgulanmış olarak verilmekte ve bu durum çocukların el becerilerini, yaratıcılıklarını gitgide yok etmektedir.  Küreselleşen bu oyun ve oyuncaklar çocukların eve kapanmasına ve onların çeşitli psikolojik olarak etkilenmesine sebep olmaktadır. Şimdiki çocuklar teknolojinin daha da ilerlemesiyle bütün günlerini, saatlerini tablet ve bilgisayar oyunları üzerinde harcamaktadır.  Şimdilerde herhangi bir sokaktan geçtiğinizde sokakta oynayan çocukları görmeniz nadirdir. Çünkü o çocuklar küreselleşmiş oyun ve oyuncaklarını yine küreselleşmiş bu dünyaya uygun olarak evlerinde oynamaktadırlar.

Sonuç olarak değişen ve küreselleşen bu dünyada oyuncakların ve oyunların küreselleşmesi kadar doğal bir şey yoktur. Lakin oyuncakları oynayıp eğlenmeye yarayan her şey ya da önemsiz iş olarak görmemiz doğru değildir. Çünkü çocuğun kişilik gelişiminde etkin olan oyuncağın küreselleşmesine paralel olarak gelişecek kişiliklere de ileriye dönük bir tek tipleşme görülmesi söz konusudur. O yüzden yapılan oyuncakların ve bilgisayar ortamında kurgulanmış oyunların da çocukların kişiliklerine etkisi dikkate alınarak hazırlanmalıdır. Zira sanal ortamdaki oyunların bazıları şiddete özendirmekte olduğunu düşünmekteyim. Oyuncaklar sosyolojik, psikolojik ve antropolojik boyutlara sahip olan ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken materyallerdir.  Bu yüzden oyuncakları basit bir araç olarak görmekten ziyade eğitici, geliştirici bir materyal olarak görmeliyiz.

PAYLAŞ
Banner

YORUMLAR:

0 comments: