Kuram Alfred Adler tarafından 1937-1994 yılına kadar bu alanda çalışmalarını sürdürmüştür. Bu dönemden itibaren değerlendirildiğinde günümüz koşullarını açıklamakta yeterlidir. Çünkü kuram zaten başta insanın kendi belirlediği yaşam sitiliyle ilgilenir. Yaşam sitili ne kadar sosyal ilgiye yakınsa kişi o derece hayattan doyum alır. Bu durum ilk başta nasılsa günümüzde de aynı şekilde yorumlanır. Kurama göre insan olmanın ölçüsü o kişinin toplumu ne derece umursadığı ile alakalıdır. En önemli psikolojik fonksiyonumuz topluma uyum sağlamaktır. Kişi ne kadar topluma fayda sağladığını hissederse yaşadığı hayattan o derece doyum alır. Ayrıca kuramın özünde sosyal ilgiden bahsederken insan tek başına bir birey olamaz toplum insanı bireyleştirir yani toplum olmadan birey olmaz anlayışında gelişir. Sosyalleşmek insanın temel bir ihtiyacıdır ve bu anlayış insanlığın başından günümüze kadar gelen geçerli bir anlayıştır. Kuramın ortaya çıktığı zamanlarda da günümüz dünyasında da bir kişinin içinde ne olup bittiğini anlamak için onun başkalarına karşı olan tutumunu göz önüne almak gereklidir.
Kuranın temel kavramları ve insan doğasına bakışı incelendiğinde
İnsan
yaradılışında sosyal ilgi ve aşağılık duygusu eğilimi doğuştan vardır. İnsanın
psikolojik dünyasının ne olduğu onun bu iki gücü dengeleme şekli ile
belirlenir. İnsanların temel iç güdüsü üstünlük kurma çabasıdır bizler hepimiz
kendimizi güçlü üstün ve tam hissetme amacına ulaşmaya çalışırız. Aynı zamanda
Adler bütüncüllük kavramına göre insanı kendi içinde tutarlı bir varlık alarak
ele alır. İnsanın zihinsel süreçleri davranışlarını oluşturur. Freud gibi zihni
parçalara bölmez bütün olarak ele alır. Adler kuramında çocuğun aile içindeki
konumuna ve doğum sırasına önem verir. İlk çocuk ikinci çocuk ve son çocukların
karakterini analiz etmiştir. Bu sayede insanlar kendilerini daha iyi tanıyıp
kendi özelliklerine uygun meslek seçebilmede yardımcı olur. Birey merkezli
terapinin amacı insanların başarılı bir yaşamının olması için onun hatalı yaşam
sitilini ve bencil hedeflerini görmesine ve değiştirmesine yardım etmeye
çalışır. İnsana iç görü kazandırır öz denetim sağlar ve psikolojik sağlamlılığı
arttırması bakımından faydalı bir kuramdır.
Terapi sırasında yapılan cesaretlendirme yöntemi ile kişilerin kendi
güçlü yönlerini bulmasına ve seçimleri doğrultusunda dünyayı etkileme gücünün
farkına varmasına yardımcı olur. Bu bakımdan da gayet faydalıdır. Ve tabi ki
birey merkezli yaklaşıma göre insan biriciktir ve tektir bu yüzden değerlidir
bu da sanırım insanın kendine olan saygısını arttırmada kuramın en faydalı
yönünü oluşturur. Kuramın eksik yönü kuramda bahsedilen kavramların ölçülebilirliği
ve test edilebilirliği göreceli olduğu için kesin sonuçlar ortaya koymaz bu da
kuramın eksik yönlerini oluşturur
Kuramı genel olarak değerlendirdiğimde ve kendi
hayatıma uyguladığımda ve alfred adlerin kitaplarını okuduktan sonra edindiğim
kazanımları sizlere kısaca özetlemem gerekirse
Bireyleri tek
ve biricik olarak gördüğü için bu kuram beni değerli hissettirirdi. Yaşam
sitilimi analiz etmem konusunda bana iç görü kazandırdığı için daha iyi bir
hayatım olmasına yardımcı olurdu. Güçlü yönlerimi ortaya çıkartıp hayatta daha
fazla sorumluluk almamı sağlardı bu bakımdan topluma daha faydalı bir birey
olmama yardım ederdi. Duygularımı kontrol etmem için savunma mekanizmaları
kullanmak yerine düğmeye basma tekniği sayesinde kendimi daha rahat ifade
edebilmeyi öğrenirdim.
Umarım siz de bu kuramda birazcık da olsa kendinizi
bulabilirsiniz
Kitaplarını okuduğunuz zaman Alfred Adlerin ne demek
istediğini daha iyi anlayacağınızı umuyorum
YORUMLAR:
0 comments: