Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Narsist (benmerkezcilik) Kişilik Bozukluğu

Narsist (benmerkezcilik) Kişilik Bozukluğu

Narsisizmin en tipik özellikleri; sadece kendisini sürekli büyüklük ve yüceltilme arayışı içinde olma durumu.Hayatın her alanında büyüklük ve yüceliğe takıntılı olmak ve bunun için fanteziler kurmak, ulaşamayınca ciddi hayal kırıklıkları ve çökkünlükler yaşamak.


Günlerden bir gün av izindeki bay Narcissus susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir.Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür.O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir.Yerinden kalkamaz kendine âşık olmuştur.Tabi bu arada ona da ayrı bir su tanrıçası Echo yanmıştır.Herneyse mitoloji gelecek olursak, öldükten sonra da vücudu nergis yani ingilizce Narcissus, çiçeklerine dönüşür.İşte narsist anlam ve bozukluğu burdan gelmektedir.Ve de bu mit narsisizm kelimesi ilk kez 1898 yılında psikanalitik kuramcı Havelock Ellis tarafından psikolojik bir kavramı açıklamak amacıyla kullanılmış ve Ellis narsisizmi özellikle kadınlarda görülen ve cinsel dürtüleri bireyin kendisine hayranlıkla yöneltmesini içeren duygular olarak açıklamıştır.


Tüm karakter savunmaları diğer işlevlerinin yanında, kendilik değerini korumak adına narsisistik işleve de sahiptir.Bu sebeple “narsistik kişilik bozukluğu” ile “narsisistik savunmaları” ayırt etmek büyük önem arz etmektedir.Narsisizm çoğu koşulda kulağa itici gelse de aslında sağlıklı narsisizm kavramı da değinilmesi gereken bir konudur.Sağlıklı narsisizm, kişinin kararlılık ve kendine olan saygısının bir yansımasıdır.Empati yapabilme yeteneğine sahip, karizmatik, çekici, lider ruhlu, beğeni ile motive olan, insanları problemleri ile yüzleştirmeye meyilli ve hayata dair gerçekçi kaygıları olan bireyler olmalarıdır. 


Şişirilmiş öz imgeye tam olarak aşıklar çünkü bu onların derin güvensizlik duygularından kaçınmalarına izin veriyor.Narsistik kişilik bozukluğu bulunan kişiler sürekli desteklendikleri ve pohpohlandıkları bir çevrede bulunmazlarsa(ki bu mümkün değildir) çok mutsuz ve çökkün olurlar.Sıklıkla beyinleri negatif ve yargılayıcı düşüncelerle doludur.Bu sebepten çevrelerine agresif davranışlar sergiler, yalan söyleyebilir, gerçekleri çarpıtabilir, gerçekleri bile inkar edici davranabilir.Kendilerini aşağıda bulurlarsa intihar düşünceleri ortaya çıkabilir.Oysa ki; kendi değişimini kabul edebildiği ve kendiyle barışık olabildiği kadar insandır.


Narsisistik kişilikli bazı danışanlar bilinç düzeyinde yoğun güvensizlik ve aşağılık hisleri duyarlar.Zaman zaman bu aşağılık ve güvensizlik hisleri büyüklenmeci hisler ve tüm güçlü olma fantezileriyle dönüşümlü olarak yaşanır.Narsisist kişilik yapısı olanların bağımlılığa tahammül edememeleri en temel özelliklerindendir.Narsistlerin partner aramadıklarını hatırlamak önemlidir; itaatkar hayranlar arıyorlar.Kızgın, üzgün ve utanmış yüzlerini göstermek en büyük korkularıdır.Narsist için değeriniz; onlara doyumsuz egosunu desteklemek için ne kadar harika olduklarını söyleyebilecek biri olmanızdır.Arzularınız ve hisleriniz sayılmaz.


Freud, Narkissos isimli mitolojik kahramandan etkilenerek narsisizm terimini kullanan kişilerden olmuştur.Freud, sonraları “benliğin libidinal yatırıma uğraması” şeklinde ifade etmiştir (Freud, 1914).


Narsistler kurbanlarıyla genelde bağımlı ilişki kurarlar.Sizi dünyada en sevdiği ve takdir ettiği kişi olarak konumlandırır ve sizi kendilerine bağlarlar.Onlar ile rekabete giremeyecek saf ve bağımlı kişilik özelliklerine sahip kişileri veya ulaşılamaz kişileri elde etmeye çalışıp, elde ettikten sonra onları değersizleştirirler.Kendilerine yönelik endişe ve şüphelerini, aşırı yüksek özgüven davranışları sergileyerek gizlemek isterler.Narsistlerin tetiklediği belirli şemalar vardır.Bunlar boyun eğicilik, kusurluluk, yüksek standartlar, terk edilme, duygusal yoksunluk ve kendini feda şemalarıdır.Ailenin vitrinine koyulan çoçuklardan çıkmaktadır.Çocuk bu rolden vazgeçmek istediğinde ebeveynleri çocuktan olumlu duygusunu çeker ve duygusal olarak çocuğu terk eder.Duygusal geri çekilmeye dayanamayan çocuk ise kendi kimliğinden ve kişiliğinden vazgeçip ebeveyninin istediği kişi olur.Çocuk yetişkin bir birey olduğunda, başarılı olduğunda içindeki ebeveyninin sesi çocuğu severek, alkışlayarak, aferin diyerek ödüllendirirken, çocuk başarısız olduğunda eleştiren, aşağılayan, küçümseyen bir içsesle karşı karşıya kalır.Çocuğun kendi kimliğinin ve kişiliğinin oluşmasına olanak vermeyen örseleyici çocukluk yaşantılarının sonucu ise yetişkin bir insan olduğunda her başarısızlık duygusunu hissettiğinde duyumsadığı boşluk ve huzursuzluk duygusudur.Narsistik kişilerin çocukluklarında ebeveynlerinin çocuğa karşı soğuk, mesafeli ve çocuğun duygusunu anlamayan ancak her şeye rağmen çocuğa özel davranan kişiler olduğunu gözlemlenmektedir.Katı ve sert ebeveynlik türünde ebeveynlerin imkansız beklentileri çocuğa yönlendirilmiştir ve çocuk sadece beklentileri karşılandığında takdir edilip sevildiğini hisseder.Bu çocuklara genelde sevgi gösterilmez ya da performansına bağlı olarak sevgi gösterilir.Her daim en iyi olması beklenen çocuk sonunda mükemmel dışındaki her şeyin kötü, yetersiz ve sevilmez olduğunu öğrenmiştir.Çocuğa karşı duyulan güzel duygular sadece belirli başarılarda görüldüğü için çocuk iyiliğin başarıda olduğunu düşünür.Bu çocuklar sıklıkla eleştirilir ve koşullu sevgiye maruz kalır.


Narsisizm ile ilgili oluşum kuramlarına bakıldığında aile modellerine vurgu yapıldığını görmekteyiz.Şımartılmış çocuk olma; sınır konulmamış veya az sınır konulmuş çocukluk öyküsü narsisizme bir kaynak olabilir.Narsisizm ile ilgili bir diğer açıklama bağımlı yetiştirilen çocuk modelidir.Buna göre, çocuğun her ihtiyacı hemen karşılanmış ve çocuk hiç sıkıntı çekmemiştir.Bu nedenle bu çocuk diğer insanların sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan kişiler olduğunu yetişkinliğe yansıtmıştır.Diğer bir başka çocuk modeli ise; ihmal edilmiş ve yalnız kalmış çocuktur.Bu durumda genelde çocuğa verilen sevgi, performansa dayalı olmuştur.Bu çocuk sadece en iyiye yaklaştığı zaman aileden sevgi görebilmiştir


-Majör Depresyon

-İntihar

-Cinsel problemler

-Borderline (Sınırda) kişilik bozukluğu

-Histrionik kişilik bozukluğu

-Antisosyal (sosyopat) kişilik bozukluğu

-Madde bağımlılığı

-Dissosiyatif

-Uyku bozuklukları

-Madde bağımlılığı bozukluğu ile beraber görülebilir.


Belirtileri


Empati yoksunluğu.

Yüzeysel; inip çıkan öz saygı ve öz güvene bağlı şekillenen dengesiz insani ilişkileri.Kendisinin “özel” ve benzersiz olduğuna ve ancak diğer özel veya yüksek

statüdeki insanlar (veya kurumlar) tarafından anlaşılması veya bunlarla ilişkilendirilmesi gerektiğine dair inanç.

Suçluluk duymadan sömürü, manipüle.

İstismar etme.

Eğilimleri suçu başkalarına çevirmektir.

Devamlı onay arayışı içinde olanlar.

Takıntılı.

Değişik fanteziler.

aşağılamak.

Mümkün olmayan hayal ve idealleri benimsemek.

Kendini ve ihtiyaçlarını her durumda diğer kişilerin üzerinde tutmak.

İlgi odağı olmaya karşı aşırı bir istek.

Kendisine karşı gelenleri şiddetle dışlama, reddetme davranışları.

Başkalarına karşı yapmacık ilgi veya ilgisizlik.

Politikaya veya başka belli makama yükselmeye karşı içinde dayanılmaz istek duyanlarda bu davranış ve kişilik tutumu profesyonelce gizlenmiş olarak vardır.

Zeki veya yaratıcı kişilik özelliğine sahip olabilirler.Kesinlikle aptal değillerdir çünkü işlerine öyle gelmeli ki kendi paşa gönüllerini eğlendirmek onlar için inanılmaz mutluluk.

Başarıları ve yetenekleri hakkında çoğu kez abartır veya düpedüz yalan söylerler. 

Yüksek ego.

Derin bir boşluk duygusu

Can sıkıntısı

Hayattan keyif alamama

Umutsuzluk şikayetleri

Erken boşalma sorunları

Sertleşme sorunları

Cinsel yönelim karmaşası

Partnere karşı cinsel soğukluk

Sık mastürbasyon yapma

Hiperseksüalite 

Madde bağımlılığı

Dikkat eksikliği.

Öfke nöbetleri.

Özgüven eksikliği.

Korkular.

İletişim kuramamak.

Anksiyeteler.

Depresyonlar.


Nedenleri


 Genetik.

 Çevresel etmenler.

 Travmalar.

 Çocuk gelişim ve/veya ergenlik dönemlerinde gördüğü sözel veya fiziksel istismarlar.

 İhmaller.

 Fiziksel veya diğer tüm ihtiyaçların karşılanmaması.

 Ölümler.

 Cezalandırıcılık/ reddetme.

 Hormonel problemler.

 Bu söyleyeceklerimde diğer tüm kişilik bozukluklarında veya bazılarında görebilmesi mümkün olandır: Bunların yanı sıra beyin kimyası ile ilgili yıllardır süre gelen çalışmalar vardır.İnsanlarda sinir sistemi oluşumunu, gelişimini ve işleyişini etkileyen, vücudun salgıladığı kimyasal maddeler bulunur.Bu sistemlerde yaşanan aksaklıklar da faktör olarak değerlendirilmektedir.


Tedavi Seçenekleri

Bu rahatsızlığa sahip kişiler, başarısız romantik ilişkilerden veya insanlarla diğer çatışmalardan kaynaklanan depresyon veya anksiyeteye sahip olduklarında genellikle tedavi ararlar.


Narsisizme karşı uygulanan en önemli test ise ‘Rorschach testi’ olmaktadır. Bu kullanılan testin özelliği ise mürekkep lekelerinden oluşmuş olan 10 adet kartı içermekte ve bu testi uygulayan kişiye karşısındaki kişinin dinamik özelliklerini veren başarılı bir test olarak bilinmektedir.


2006 yılında, NPI(narsistik kişilik envanteri) ölçeği 16 soruya indirilerek yeniden düzenlenmiştir.Böylece 16 sorudan oluşan ölçek, hem zaman kaybını engellemekte hem de katılımcıdan kaynaklanabilecek hata oranını düşürmektedir.Ölçeğin Türkçeye geçerlilik ve güvenirlik çalışması ise Salim atay tarafından 2009 yılında yapılmıştır.




 Bireysel Terapi

Kişiliğin düzgün gelişiminde psikoterapi ilk  faydalı yöntemlerden.


Güçlü iletişim süreci.


Aile ve çevreyle olumlu ilişkiler.


Belirli sosyal becerileri öğrenmek.


Öfke patlamalarına veya fevri davranışlara yol açan tetikleyicileri bilip önlemesi.


Bir programa sahip olmak.


Düzenli yeme alışkanlığı.


Düzenli uyku alışkanlığı.


Egzersizler.

 Grup Terapisi

Grup psikoterapisinide birlikte destelenilebilir.

 İlaç Tedavisi

İlaçlar genellikle başka bir akıl sağlığı sorunu varsa kullanılır.


Depresyon, anksiyete gibi belirli semptomları hafifletmek veya azaltmak için atipik antipsikotikler ve antidepresanlar.Bu dönemlerde gerekli görürse ilaç tedavisi verebilir.Fakat bunun dışında hayat boyu sürecek şekilde ilaç kullanımı nadir hasta için gerekli olur.Azalma olmuyorsa hastaneye yatırılır.




Vakalar:


Kişiler:


1.📁

Roger Dodger (2002) filmi




2.📁

Binnur, 36 yaşında kadın.(6 ay evli kaldı)


Beni ince sözlerle yerip, özgüvenimi tamamen yok etmeye çalışıyordu.Evliliğimin ilk aylarında çok mutluydum.Adeta ışık saçıyordum.


Senfoni orkestrasında keman çalıyor ve özel dersler veriyordum.‘Keman çalarken beni mıknatıs gibi kendine çekiyorsun’ derdi eski eşim.Bu ve benzeri sözlerinin boş olduğunu birkaç yıl sonra fark ettim.Önce eski solfej defterlerimin gereksiz yer kapladığını söyleyerek yok etti.Haklı olabileceğini düşünerek fazla üzerinde durmadım.Müzik; beni ‘ben’ yapan, hayatımın en önemli noktalarından biriydi hâlbuki.Senfoni orkestrasında çalmak en büyük hayalimdi ve başarmıştım.Birkaç arkadaşımla özel bir orkestra kurma planlarımızın peşine düşmüştük artık.Eşim yeni şekillenen bu hayalimi desteklemek yerine üstü kapalı sözlerle beni aşağı çekmeye çalışıyordu mütemadiyen; ‘Unutma tanınmak için kendini daha da geliştirmelisin.Yalnızca yetenekli müzisyenler kendine yer bulur!’Kısacası özel orkestra için yeterli olmadığımı ima ediyordu.Bir süre sonra komşuların keman gürültüsünden rahatsız olabileceklerini iddia etti.Ben çalışırken ya bulunduğum odanın kapısını kapatıyor ya da kulaklıklarını takıp bilgisayarın başına geçiyordu.Sesten rahatsız olabileceğini düşünürdüm.Oysa tek yaptığım onu inandırabilmek, belki de gözüne girebilmek için daha çok prova yaparak kendimi geliştirmeye çalışmaktı.Onun için!Evet; bu hataya düştüm gerçekten…‘Başkaları da kendini senin kadar paralıyorlar mıdır acaba?’ sözlerini duymamak ve asılan yüzünü görmemek için bir süre sonra çalışmayı kestim.


Ne zaman sözlerinin beni incittiğini söylemeye kalksam şevkimi daha da kıran cümleler gelirdi; ‘Senin sorunun kapasitenin farkında olmaman.İyi bir müzisyensin ama gerçekleşmeyecek hayallerin peşinde koşuyorsun’ gibi…Onu seviyordum… Ancak hırslı olmanın, hayal kurmanın anlamsız bir çaba olduğuna inandırmıştı beni.Müzisyen arkadaşlarımın yanında beni çok ince sözlerle küçük düşürmesinin yanı sıra motivasyonumu kaybetmemi de kendi suçummuş gibi göstermeye çalışıyordu.Bu nedenle orkestrada ilk konser teklifimizi reddetmem sanırım gruptakileri hiç şaşırtmadı.Arkadaşlarımı yarı yolda bırakmıştım!Kendimi tamamen kapatmıştım çünkü.Öylesine umutsuzdum ki müzik hakkındaki tüm bilgimi borçlu olduğum eğitmenimle karşılaştığımda beni zar zor tanıdı.Halime acımış olacak ki özel olarak çalıştırmaya başladı yıllar sonra.Yeteneklerimin, yapabileceklerimin farkına varmamı sağladı.


Gerçek aşkın bu olmadığını da gördüm.İşte o dönem Mert’in aslında kendine güvensiz olduğu için narsist yanını öne sürdüğünü ve sevgi nedir bilmediğini fark ettim.Boşanma kararını almamsa beni özgürleştirmekle kalmadı, kaybettiğim özgüvenimi yeniden bulmamı sağladı.





3.📁

Fadime, 44 yaşında kadın.(11 ay evli kaldı)


Mütemadiyen ne kadar yetersiz olduğumu yüzüme vurmaya çalışıyordu.Klasik hikâye…Önce beni hayatında bütünüyle kendine çeken en özel kadın olduğuma inandırdı.Günde onlarca mesaj atarak, saat başı arayarak, hoş sürprizler yaparak kendisine yeri doldurulamaz bir alan açtı.İlgi bombardımanı karşısında savunmasız kaldım; âşık olmuştum çünkü.Uzun süre jestleriyle beni şımartmıştı.Belki de bu yüzden varlığı kısa süre de bir ihtiyaç haline geldi.İş için şehir dışına çıktığımda beni özlediğini her fırsatta dile getiriyor, döndüğümde beni heyecanla karşılıyordu.İlişkimizin henüz başlarındayken ‘hayatımın kadınısın’ türünden büyük sözler sarf edebiliyordu kolayca…Üstelik bu beni hiç şaşırtmıyor aksine ona daha da fazla aşık oluyordum.Oysa yaklaşan tehlikeyi görememişim ne yazık ki.Derken sevgi dolu sözlerinin yerini mesafe aldı.Dengem bozulmuştu…Gideceği yerleri haber vermeden eve geç gelmeye başladı.Nerede olduğunu sorduğumda da; ‘Bir zahmet telefonuna bakarsan birkaç saat önce haber vermek için mesaj attığımı görebilirsin’ der ve beni kıskançlıkla suçlardı.Oysa gönderdiği mesajlarda genellikle ‘Geç geleceğim’ yazardı.İnsanın sevdiği birinin nerede, kiminle olduğunu bilmek istemesi kıskançlık mıdır?Ona; ‘gitme’ demezdim.Herkesin kendine ait zamanları olması gerektiğine inananlardanım…Sadece ‘bilgilendirmek’ önemli.Bu tarz konuşmaları daha sık yapar olmuştuk.Her defasında da sessizce kabullenip bir köşeye çekiliyordum.Sonradan öğrendim ki, benim de çağrıldığım arkadaş toplantılarına hep yalnız gitmiş.İlişkimiz süresince belirli aralıklarla çok değiştiğimi söyleyip durdu bana.Gerçekten öyle mi diyerek kendimi sorguladığım da oldu.İlişkiye emek sarf etmek adına kendimi git gide alçaltmaya başladım bilinçsizce.


Hatta; ‘Değiştiğimi düşünüyorsan, her şeyi düzeltebilirim.Nedir seni rahatsız eden?’ diye bile sordum defalarca!Bu süreçte arkadaşlarımdan da uzaklaştım.Aileme olan sevgimi ise hor görüyordu.‘Hâlâ anne kuzususun’ diyordu.Ona boş yere aileme değer verdiğimi ama kararlarımı her zaman kendim aldığımı anlatmaya çalışıyordum.Derken görünümümle ilgili eleştirileri geldi…‘Kendine hiç bakmıyorsun’ ya da ‘Git biraz alışveriş yap’ gibi cümleler kuruyordu.Hoşuna gitmek pahasına kendi görüşlerimden, değerlerimden, zevklerimden ve prensiplerimden fedakarlık ettim.O dönem beni küçük gören bir adamı yavaş yavaş kaybetmenin yıkımını yaşıyordum…Her şey bir gün ofiste panik atak geçirdiğimde son buldu.Onu terk etmem gerektiğinden emindim.Ayrılırken bana; ‘İşin zor, sen kimseyle yapamazsın’ dahi dedi.Öyle bir yanılıyordu ki…Kendimi yeniden buldum.

PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: