Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Bin Muhteşem Güneş

 Herkese merhabalar arkadaşlar. Bu yazıda, yıllar önce okumuş olduğum kendi adıma en değerli bulduğum ve tabi her fırsatta etrafıma da tanıttığım bir kitabı sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizden ricam yazıyı okurken bu eserin gerçeklerin bir simgesi ve yansıması olduğunu göz önünde bulundurmanızdır.                

   Keyifli okumalar ve iyi günler dilerim...

Bin Muhteşem Güneş- Khaled HOSSEINI

Öncelik yazarımızın olsun...Khaled Hosseini 4 Mart 1965 Afganistan doğumlu, eserlerinde kendi topraklarını anlatan bir yazar ve doktordur.Küçüklüğünde babasının işi ve ülkesinin içinde bulunduğu karmaşık durum sebebiyle Afganistan- İran- ABD arasında yolculuk yapmıştır.Bu yolculuklar onun yazarlığı açısından ciddi önem taşımaktadır.Çünkü yazarımız bu göç durumunu ilk ve çok ses getiren Uçurtma Avcısı isimli eserine yansıtmıştır.Eser çok satanlarda uzun süre kalarak dünyanın çeşitli yerlerinden ilgi görünce yönetmen Marc Forster tarafından sinemaya uyarlanmıştır.Böyle bir ilgi sonucunda yazarımız yazmaya daha çok eğilmiş ve sonucunda şimdi inceleyeceğimiz bu muhteşem eser ortaya çıkmıştır.Bin Muhteşem Güneş'te onun kadar ün yapmış ve çok satanlarda uzun süre yerini korumuştur.Yazarın bir sonraki, üçüncü ve son kitabı da "Ve Dağlar Yankılandı" adlı eseridir.Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından iyi niyet elçisi seçilen yazarımız şimdilerde mültecilere yardımlarda bulunmaktadır.

  Ve gelelim kitabımıza... Olaylar savaşın ve baskının hüküm sürdüğü Afganistan topraklarında cereyan ediyor.Ana karakterlerimiz ise Meryem ve Leyla.Biz bu kitapta bu iki kadının kesişen acı ve hüzün dolu yaşamına şahitlik edeceğiz.Meryem evlilik dışı dünyaya gelmiş bir kız çocuğu.Babası bu durum yüzünden onunla hep uzaktan ilgilenmiş ve ona bir aile sunamamıştır.Meryem annesinin vefatı üzerine babasının yanına gidiyor fakat babasının eşleri tarafından istenmediği için nispeten varlıklı kendisinden yaşça büyük bir adam ile evlendiriliyor.Meryem kocası Raşit'e evlat verememesi sebebiyle sürekli olarak eziyet gördüğü bir yaşamın içinde buluyor kendisini.Bir öğretmen kızı olan Leyla ise Meryem'in aksine bir aileye sahip.Savaş yüzünden ailesini kaybeden Leyla'nın şahitlik edeceğimiz acılı hayatı bu noktadan sonra başlıyor.Raşit, tek hayali aşık olduğu adamla beraber olmak olan Leyla'yı önce sahip çıkmak sonra ise de evlenmek amacıyla evine alıyor.İki kadının, özellikle evlilikten sonra başlarda rekabet halini alan ilişkileri daha sonraları ise bir anne kız ilişkisine dönüşmekte.Leyla'nın aşık olduğu adamdan ve Raşit'in bilmediğini düşündüğü bir kız çocuğu sonra da Raşit'in kendisinden bir oğlu oluyor.Olaylar bu kısımdan sonra heyecanını ve dinamizmini kaybetmeden genişleyerek devam ediyor.Özellikle çocuklardan sonra iki kadının birbirine tutunuşunun ve hem eş hem yönetim baskısına karşı birbirlerine sahip çıkışlarının en doruk noktalarını görüyoruz.Yani iki ayrı hayatın bir oluş yoluna şahitlik ediyoruz.Olayların akışı hakkında daha fazla bilgi vermek istemiyorum zaten elinize aldığınızda sayfaları çevirmekte oldukça acele edeceğinizi düşünüyorum. 

  Biraz da beni kitaba bağlayan asıl sebebe değinmek istiyorum.Konunun hassaslığının yanında karakterlerin gerçekliği...Bence bir hikayeye yürekten bağlanmanın en önemli sebebi karakterlerdir.Karakterlerde bir gerçeklik ve karakteri tanımlayacak bir his yakaladığımızda o karakter ile empati kurmamız kolaylaşır.Onun yerine tebessüm eder onun yerine gözyaşı dökeriz ve böylece onu hayalimizde somutlaştırırız.Bu yüzden de genelde sevdiğimiz kitapların filmlerini beğenmeyiz çünkü çoğunlukla hayalimizle uyuşmaz.Bu hikayede Meryem'e çok üzüleceksiniz. Bunu size gerek kalmadan onun vicdanı ve fedakarlıkları yapacak. Hayata tutunmak ve sonunda kazanmak temiz bir kalbin hakkıdır.Leyla okurlara bunu gösterecek onunla umudu hissedeceksiniz.Tarık, Leyla'nın tek aşkı, onunla da hayatın bütün zorluklarına rağmen sadakati ve mücadeleyi göreceğiz.Meryem'in babası Celil ise oldukça vasat bir karakter elindekilere sahip çıkmayı beceremeyen, kendi kararlarını veremeyen ve sonunda bunun pişmanlığını en ağır şekilde yaşayan bir adam.Son olarak Raşit, eğer kitap size hitap ederde kitabı severseniz Raşit'e öfkenizin asla dinmeyeceğini belirtmek isterim.Aklınıza gelebilecek her kötü özelliğin toplandığı ve insan demeye dilimin varmadığı bir kişilik.Ama elbette onun da bize gösterdiği bir şey var...Nasıl bir insan olunmaması gerektiği...Bu adam bu iki kadının hayatını aynı anda karartıyor. 

  Kitap bütün yolculuğun sonunda başındaki bir söze getiriyor bizi.Bu söz Meryem'in annesi Nana'nın bir nasihatı."Pusula'nın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima bir kadını gösterir."Aynı Celil'in Nana'yı ortak suçlarından sorumlu tutup onu kızıyla yalnız bırakması gibi, Meryem'in çocuğu olmadığı için suçlandığı ve eziyet gördüğü gibi, Leyla'nın umudu uğruna çabaladığı için suçlandığı gibi...Bu hikaye macera, çokça acı ve bedellerle dolu bir hikaye. Okumaya karar verenlere şimdiden iyi okumalar diliyorum.

PAYLAŞ
Banner

YORUMLAR:

0 comments: