Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

‘Guguk Kuşu’ Sadece Bir Film Değil

         Sevgili okurlarım merhabalar, bu yazımda sizlere Guguk Kuşu filmi hakkında bilgi verip aynı zamanda filmin psikolojik olarak analizini yapacağım. Şunu belirtmeliyim ki eğer henüz filmi izlemediyseniz boş vaktinizde hemen izleyebilirsiniz. Filmi izledikten sonra yazımı okumanız sizi daha yararlı bir doyuma oluşturacaktır. 

Film'in İçeriği

     Guguk kuşu izlenmesi gereken filmler arasında yer almış olup bir çok izleyici tarafından beğeni toplamıştır. Her yaştan izleyiciye hitap eden film 1965 yılında izleyicisiyle buluşmuştur. One flew Over the Cuckoo's Nest olan kitaptan sinemaya uyarlanan film içinde bir çok psikolojik analiz içermektedir. Film akıl hastası rolü yapıp güvenlik görevleri diğer hastanelere nazaran daha az olan akıl hastanesine sevk edilen bir mahkumun hikayesiyle başlamıştır. Burada yatan diğer hastaların özellikleri ve akıl hastanesi disiplini dikkat çeken unsurlardır. Film 1976 yılında yaklaşık 9 dalda Oscar'a aday gösterilmiştir.

Guguk kuşu filminin psikolojik analizi

    Filmde geçen karakterleri bireysel olarak ele alıp psikolojik olarak yorumlamasını yapacağım. Bu şekilde yapılan yorum kişiler hakkında daha net fikirler oluşturacak ve parçadan bütüne gitme ilişkisini yaşatacaktır.

McMurphy: ruh sağlığı iyi olan biri psikanaliz yapısal kişilik kuramına göre id onu yönetiyor. Dürtüselliği var fakat IQ  seviyesi o kadar yüksek ki dürtülerini istediği yerde istediği şekilde kontrol edebiliyor. Bir tek o sosyal uyum göstermiyor. Frontal lobunun diğerlerine nazaran daha iyi geliştiğini düşünülebilir. Her ne kadar antisosyal kişilik olarak gözükse de yardım etme dürtüsü taşıyan biri. Bencilce kararlar vermiyor. Yani akıl hastanesi için de bu kararları vermiyor diyebiliriz. Burada sosyal ilginin olduğunu görüyoruz. Bilişsel yaklaşıma göre, algılama düzeyi sağlıklı, düşünceleri hisleri de onun sağlıklı bir birey olduğunu gösteriyor ta ki filmin sonuna doğru ona şok verileni kadar. O an da hem bilişsel hem de davranışcı olarak hissizleşip pasifleşiyor. İlaç içmemesi de onu baştan beri bilişsel olarak dirençli yapmıştı.

Billy: billy otoriter  bir anneye sahip ve onun tarafından hem cinsel olarak hem de duygular olarak bastırılmış. Anne otoritesine ittaat var. Frontal lobu gelişmemiş kendi kararlarını veremiyor. Fallik dönemde saplantılı olarak kalmış. Cinsellik ile ilgili bastırılma olduğunda intihar girişiminde bulunuyor. İlk defa cinsel anlamda bir şey hissettiğinde kekemeliği geçti ve karar verme mekanizması oldu ta ki hemşire ona "annen buna ne diyecek" diyene kadar. Burada da anal dönemde bağlılık olduğunu düşünebiliriz annesinin  kararlarından ayrılamıyor.

Şef: Babasının başına gelenler onda bir travma etkisi yaratmış. Ne kadar cüsseli olsa da kendini küçük hissediyor. Bu yüzden sağır dilsiz gibi davranıyor ama çok iyi bir gözlemcilikte yapıyor. Kimsenin onu farketmesini istemeyerek kendi kendini değersizleştiriyor ta ki mek onu farkedene kadar. Aşağılık duygusu güçlü bir şekilde devam ediyor. Bilişsel olarak hislerini duygularını yansıtmıyor. Amigdalasının pek gelişmediğini düşünebiliriz. Şef mek ile kaçmak istiyor ama mek in durumu kötü. Bir yandan kendini güçlü hissedip kaçmak isterken ki bu id dürtüsü bir yandan da onu bu halde acı çekerken bırakmak istemiyor bu da süperego dürtüsü. Ego mantık devreye girerek onu öldürüyor. Acı çekmesini istemiyor. Aynı zamanda başlarda da görüldüğü gibi seçici mutizm tablosu var.

Cheswick: ben küçük bir çocuk değilim diyor hemşireye ama küçük bir çocuk gibi bağırıyor istediğini almak istiyor burada regresyon yaşadığını bilinçdışı dürtülerinin oluştuğunu düşünüyorum. Bilişsel olarak korteksi mantıklı kararlar alamıyor.

Hemşire ratched: oldukça otoriter biri, amigdalasının frontal loba göre çok daha az geliştiğini düşünüyorum. Hastaları psikolojik olarak hasta hissettiriyor onların mutlu olmasından ziyade askeri kurallar uyguluyor. Örtük aşağılık kompleksi olabilir. Bu da yetersiz ilgi den kaynaklanabilir. Özellikle psianalize göre, 0-6 yaş ilgisizliği olduğunu düşünüyorum.

Sadece bir film değil

    Okurlarım, görmüş olduğunuz gibi çok farklı analizlerin çıkabileceği anlam dolu bir film Guguk kuşu. Analiz esnasında bir çok psikolojik terim kullandım farkındayım. Kısaca bahsetmek gerekirse bu filmde sosyal uyumu çok fazla görüyoruz. Sosyal uyum nedir diye soracak olursanız bizler bireysel olarak karar vermek ya da davranmaktan ziyade toplumla birlikte hareket etmek isteriz. Bu filmde bunu sıklıkla görmekteyiz. Frontal lob bizlerin karar merkezidir.Beynimizdeki bu korteks sayesinde karar veririz. Bu yüzden film de neredeyse herkesin karar merkezi işlevsel değildi. Amigdala ise duygularımızın denetiminden sorumludur. Korktuğumuzda,güldüğümüzde yüzümüzde beliren ifadelerde Amigdala sayesinde olur. İd ego süperego kavramlarına gelecek olursak bunlar psikanaliz kuramının yapı taşıdır diyebiliriz. Örnek ile açıklarsak id ilkeldir. İstediğimiz her şeyi o anda yapmamızı ister. Belirli bir bütçemiz varken sevdiğimiz pahalı bir çantayı almamız pek mantıklı değildir ama id ısrarla bunu almamızı ister. Süperego bizim toplumcu tarafımızdır. ' elalem ne der' cümlesi tam da buna örnektir. Verdiğimiz kararlarda etkili olan ahlaki kısmımız. ' eğer bunu böyle yaparsan ne derler sana düşündün mü hiç?'. Ego ise ikisi arasında makul olan kararı vermeye çalışan denge durumudur. Ego işlevini sürdürmekte zorluk yaşarsa kaygı oluşur.
      
    Umarım  keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur. Olumlu olumsuz tüm yorumlarınızı bekliyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...
PAYLAŞ
Banner

YORUMLAR:

0 comments: