Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Çocuğunuza bağımlı değil bağlı olun

Bağlılık ve bağımlılık sözcükleri tek harf farkla yaşadığımız hayatının gidişatını etkiliyor gerçekten. Yeri geliyor yalnızlığımızla boğuşurken bir kediye dahi bağlanıyoruz. İnsan psikolojisi bu, basit değil. İçinde biriktirdiği bir fazla sebepten mütevellit canlı veya cansız bir varlığa emrindeki, hatta bağımlı hale gelebilir.
Bu canlılar arasından bugünün seçilmişi, anne. Evet, annenin çoğuna bağımlı ayla gelmesi durumu.

Şu bir gerçek ki, dokuz ay gibi bir süreyi bütünleşmiş halde yaşamanın verdiği bağ ile anne, babadan daha düşkün olabiliyor çocuğuna. Bazen bir şeylere kopamamak için en zorunlu olan şeyin onu hissetmek olduğunu söyleyebiliriz. Hal böyle olunca anne, bebeği rahmine düştüğü andan itibaren oluşturduğu maddi senet, bebeğini doğurduktan daha sonra ruhsal bağa dönüşecektir ki bu da bağımlı olma sürecini oluşturur.

Bağımlılığın nasıl oluşuyor

Bebek açısından baktığımızda, doğduktan sonra dış çevreyi bütün anlamıyla algılamaya başlayacağı süreye dek kendisini annesinin bir parçası gibi hisseder. Anne de anneliğin verdiği hissiyatla ona bağlıdır elbet. Fakat çocuk dış dünyayı algılamaya başladıktan daha sonra, annenin de bir birey olduğunu anlamaya başlar aslında.

Bebeklerin, çocukların algılarının ve düş dünyalarının fazla dinç olduğunu duymuşsunuzdur. İşte her şey bu noktada başlıyor şayet. Bütün bebeği her şeyi algılamaya başlamışken annenin onun bir lahza bile yalnız bırakmayışı, ihtiyacı olmadığı zamanlarda bile aralıksız ilgisi aşağı tutması iki tarafı da etkiliyor.

İşte bu anda sadakât sözcüğü bağımlılığa dönüşüyor.

Gelecekte çocuğunuzu bekliyor

Şüphesiz çocuğu yetersiz de teslim etmek onu yaralayacaktır, fakat nihayetinde her şeyin fazlası da hasar.

Bebeğin geleceğe açılan birincil acısı ayrılık hissinin ne olduğunu öğrenememesiyle başlıyor. Sonuçta duygularımız organlarımızla birlikte gelişiyor ve hiç yalnız bırakılmayan bir bebek, büyüdükçe karşılaştıklarıyla bocalayabiliyor.

Bir bebek için ayrılık, şayet annesinin veya babasının diğer odaya 5 dakika uzaklaşmasıdır belki. Ama bunu ona hiç yaşatmamışsan, bir an bile beşiğinde yalnız bırakmamışsan, bebek de bu duyguları hatalı öğrenerek başlayabilir hayata.

İşte bu ilerleyen zamanlarda kendi başına karar verebilmeyi, uzunca bir zaman karşıdan karşıya geçememeyi, yaşamaktan korkmayı, daha da ileride ikili ilişkilerinde başarısızlıkları da beraberinde getirecektir.

Peki anne için koşul nedir

Bebek açısından olanlar bu,; peki ya anne? Gerçekten anne için koşul birazcık daha karışık. Muhtemelen çocuk büyüdükçe, dışarı çıktıkça orada diğer bir hayatın da olduğunu kavradığında orada katılmak isteğine karşı koyamayacaktır.

Fakat uzun zamandır tüm hayatını oğlu veya kızı olarak şekillendiren annenin hisleri daha karışık hale gelecektir. Mesela oğlu aşık olduğunda yerine geçeceğini zannettiği başka bir sevginin kıskançlığında boğulacaktır ya da kızını bu dünyadan koruma ricası onu zorlamaya devam edecektir.

Bugüne değin çocuğunun yerine yaşayan anne, bundan böyle kaybolmakla kendini bulmak aralarında bocalayacaktır. Bütün bunlar annesine fazlasıyla bağımlı çocuğu için de psikolojik bir işlem oluşturur.

Önce bayan daha sonra anne

Kadın ola ki toplumun da etkisiyle anne olduktan sonradan kimliğinin cinsiyet hanesinde kadın yerine anne yazdığını zannediyor.

Hal böyle olunca kadın artık eşini de dışarıdaki hayatı da ikinci plana alıyor. Hazır şüphesiz çocuğu doğurup hiçbir şey olmamış gibi hayatına dönmesinden bahsetmiyorum lakin aradaki o ince çizgiyi sağlam çizmesi gerekiyor kadının.

Çünkü anne almak, çocuğunun yerine değil, onunla birlikte yaşamaktır. Kadınlığını, kocasını, arkadaşlarını, varlığına şükrettiği daha çoğu şeyi unutmadan işte…
PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: